| Komik olansa, bazen onlara mektup yazmaya kalktığımda yazacak bir şey bulamıyor olmam. | Open Subtitles | الأمر المضحك هو, أنني أجلس أحيانًا لأكتب لهم رسالة ولا يؤتي الأمر شيئًا. |
| Çok geç olmadan önce yazacak gücü kendimde bulmalıyım ve belki yazdıkça, bize olanlarının asıl nedeninin, birbirimizi anlayamayışımızdan kaynaklandığını görebilirim. | Open Subtitles | يجب أن أجد القوة لأكتب الآن قبل فوات الأوان و بينما أكتب ، ربما سيتضح أن ما قد حدث لنا كان له سبب أبعد من سوء فهمنا |
| Ayrıca, yazmak istediğim şeyi oturup yazmam için bana bir fırsat verecek. | Open Subtitles | بالإضافة أن تلك الرحلة ستعطيني فرصة لأكتب ما يريدني الناس أن أكتبه |
| Biraz sonra turizm hakkında yazmak için Capri'ye gidiyorum. | Open Subtitles | أنا الاّن متجهة إلى كابري لأكتب عن السياحة |
| Ve dışarı çıktığım zaman, diğer suçluların isimlerini ve yüzlerini hatırlayacağım, hafif ya da ağır... ve onları cebimde sakladığım Ölüm Defteri sayfasına yazacağım hepsine farklı zamanlar vererek. | Open Subtitles | حينها أستخدم قصاصة مفكرة الموت في محفظتي لأكتب الأسماء كما أشاء |
| Sonra yazacak bişey buldum ve mesajımı hazırladım | Open Subtitles | لذا وجدت شيئا لأكتب عليه وقمت بالنحت عليه بنفسي |
| Öyle bir şeyi yazacak kadar aptal olduğumu mu düşünüyorsun? | Open Subtitles | أتعتقد أنّني سأكون غبياً بما يكفي لأكتب شيئاً كهذا؟ |
| Bugün yazacak çok şey var. | Open Subtitles | "بطاقة الضمان الاجتماعي" لدي الكثير لأكتب عنه الليلة |
| Bana üzerine yazacak bir şey ver. Gel. Bu tarafa gel. | Open Subtitles | جدى لى شىء لأكتب عليه تعالى بجوارى |
| Sana bu aptal mektupu yazacak süre kadar bile. | Open Subtitles | ليس حتى لمدة كافية لأكتب لك رسالة غبية |
| Bu kitabı yazmak için, işimi bırakana kadar, espri yaparak çok para kazanıyordum. | Open Subtitles | لقد كنت أجني أموال جيدة من وراء ذلك لسنوات حتى استقلت من عملي لأكتب هذا الكتاب |
| Böyle bir adama yazmak nerden başlanır, onu bile bilmiyorum. | Open Subtitles | لا أعلم حتى من أين أبدأ لأكتب شيئاً ما لرجل هكذا |
| Seni bir korkak ve hilekâr olarak göstereceğim bir yazı yazmak için geldim buraya. | Open Subtitles | لقد جئت إلى هنا لأكتب عنكي قطعة و التي ستوصفك كجبانة وغشاشة |
| Dostlar, geçen gece annemin 87 yılına değecek bir konuşma yazmak için otururken imkansız bir görevle karşı karşıya olduğumu sandım tâki onun onaylamama yetkisinin allah vergisi olduğunu keşfedene kadar | Open Subtitles | أصدقائي، البارحة عندما جلستُ لأكتب خطابًا مقبولاً لأمّي صاحبة 87 سنة ظننتُ أنّني أواجهُ مهمّة صعبة |
| Ben yazarım, baba. Gazete bana tam gün yazmam için para ödüyor. | Open Subtitles | أنا كاتب يا أبى الجريدة تدفع لى لأكتب طوال الوقت |
| Romanımı yazmam için bana para verdin diye sahibim oldun. | Open Subtitles | اللعنة عليك يادافيد تدفع لي لأكتب رواياتي , لذا فأنت تملكني |
| Evet filmimi temel alan bir senaryo yazmam için 100.000 Dolar teklif etti. | Open Subtitles | عرض عليَّ مئة ألف دولار لأكتب سيناريو لفيلمي ماذا ستفعل؟ |
| Kendimi gecenin bir yarısı uyanmaya ve rastgele düşünceler yazmaya alıştırmıştım. | Open Subtitles | دربت نفسي على الاستيقاظ في منتصف الليل لأكتب أفكار عشوائية. |
| Odama koştum ve anneme yeni bir mektup yazmaya başladım. Böylece mutluluğunu kendi gözlerimle görecektim. | Open Subtitles | أسرعت الى غرفتي لأكتب لها خطابا لأرى تلك الفرحة على وجهها مرة أخرى |
| Buraya ismini yazacağım kadar nefret ettiğim kimse yok. | Open Subtitles | ليست هناك واحدة أكرهها بما فيه الكفاية لأكتب إسمها على هذه البطاقة |
| Bu yaz gazeteleri dağıtmak yerine onları yazma fırsatım olacaktı. | Open Subtitles | بدلا من توصيل الجرائد هذا الصيف سوف اكون في طريقي لأكتب لهم |