| Tamam, işte giyecek hiçbir şeyim yok. | Open Subtitles | حسن، إذا ليس لدي أي شيء لألبسه ليس لدينا الوقت لحياكة أي شيء جديد |
| Ne yazık ki gitmeliyim. Bu akşam bir partim var, ama giyecek bir şey yok. | Open Subtitles | من المؤسف أنه علي الرحيل فهناك حفلة هذه الليلة و أريد شراء ثوبٍ لألبسه |
| Elbisemi param parça ettiler ve şimdi giyecek hiçbir şeyim yok. | Open Subtitles | و من ثم مزقوا ثوبي ,و لذلك الأن ليس لدي شيء لألبسه. |
| Düğüne gitmem gerek ve giyecek hiçbir şeyim yok. | Open Subtitles | لدي حفلة زفاف خاصة بالعمل ولي لدي أي شيء لائق لألبسه |
| Sonra çantama baktım ve giymek için bir şey bulamadım. | TED | وبعد أن بحثت في حقيبتي لم أجد شيئًا مناسبًا لألبسه. |
| giyecek bir seyler ariyordum. | Open Subtitles | لقد كنتُ أبحثُ عن شيئاً لألبسه وكانت هنالك فوضى |
| Biliyorsun giyecek bir şeyim yok. | Open Subtitles | تعرفين أنّ لا يوجد شئ لدي لألبسه |
| Tamam, kapatmalıyım. Gidip, giyecek bir şeyler bulmam lazım. | Open Subtitles | عليّ الذهاب عليّ أن أجد شيئ لألبسه |
| Özür dilerim, sadece giyecek bir şeyler arıyordum. | Open Subtitles | آسفة، كنت فقط أبحث عن شيء لألبسه |
| Ama giyecek hiçbir şeyim yok. | Open Subtitles | لكن ليس لديّ شيء لألبسه |
| Hiç bir zaman giyecek öz güveni toplayamadım. | Open Subtitles | لم اكن، املك الثقة التامة لألبسه خارجاً (أوه، (راي |
| Julia, giyecek hiçbir şeyim yok. | Open Subtitles | (يوليا) ليس لدى شىء لألبسه |
| Şu anda kurtuluş ordusunda kitap okurken giymek için aseksüel bir şey arıyorum. | Open Subtitles | أنا في جيش الخلاص الأن ابحث عن لبس لا جنسي لألبسه بينما أنا اقرأ |
| Catalina'ya çıkma teklifi ederken giymek için özel bir gömlek almak istiyorum. | Open Subtitles | أيمكننا الذهاب إلى المتجر لأشتري قميصا ً خاصا ً لألبسه عندما أطلب من (كاتالينا) الخروج ؟ |