| O noktada, iki kızı kalktı ve "kahve almaya gidiyoruz." | TED | وعند ذلك الحد توقف ابنتاها وقالتا: "سنذهب لإحضار القهوة" |
| Sen bir şeyler söyledin. Ben sadece karıma kahve almaya gelmiştim. | Open Subtitles | أتيتُ فقط لإحضار القهوة لزوجتي. |
| - Frankie ile kahve almaya gitti. | Open Subtitles | هي و فرانكي ذهبا لإحضار القهوة |
| Eğer kahvem biterse, sözünü bitirmeden geri gelebilir miyim? | Open Subtitles | إن ذهبت لإحضار القهوة أسأعود قبل أن تنهي كلامك؟ |
| Eğer kahvem biterse, sözünü bitirmeden geri gelebilir miyim? | Open Subtitles | إن ذهبت لإحضار القهوة أسأعود قبل أن تنهي كلامك؟ |
| Ben kahve alacağım. Size de getireyim mi? | Open Subtitles | سأذهب لإحضار القهوة هل أحضر لكم بعض منها؟ |
| Ben gidip kahve alacağım tatlım. | Open Subtitles | سأذهب لإحضار القهوة حبيبتي |
| kahve almaya gidiyorum, ister misin..? | Open Subtitles | سأذهب لإحضار القهوة , هل احضر لك معي ... ? |
| kahve almaya giderken yeni bir pastanenin yanından geçtim. | Open Subtitles | ذهبتُ لإحضار القهوة, ومررتُ بمخبزٍ جديد |
| -Yolun karşısına, kahve almaya. | Open Subtitles | - الى منزل والدي لإحضار القهوة - |
| kahve almaya gitmemiş miydin? Evet gitmiştim. | Open Subtitles | ظننت بأنك ذهبت لإحضار القهوة |
| kahve almaya gitti. | Open Subtitles | لقد ذهبت لإحضار القهوة |
| kahve almaya çıktığını söylemişti. | Open Subtitles | قالت أنها ذاهبة لإحضار القهوة |
| Harris adama kahve almaya çıktığını, döndüğünde ise adamın gittiğini söyledi. | Open Subtitles | يقول (هاريس) إنه ذهب لإحضار القهوة للرجل عندما عاد، كان قد اختفى |