| beni kurtarmak için Adalet Loncası'nın yakınlarda olması iyi bişey. | Open Subtitles | بل هو شيء جيد نقابة العدل كان حول لإنقاذ لي. |
| Birkaç defa beni kurtarmak için kan bağışladı sonra evlendi, Biz birbirimize çok yakındık. | Open Subtitles | وتبرع الدم عدة مرات لإنقاذ لي. قبل تزوج، كنا نعيش معا. |
| Ve beni kurtarmak için hayatını pek çok kez tehlikeye attı. | Open Subtitles | وقال انه خاطر بحياته لإنقاذ لي أكثر من مرة |
| Beni kurtarmanın tek yolu, hızımı geri almam. | Open Subtitles | الطريقة الوحيدة لإنقاذ لي هو الحصول على سرعتي الظهر. |
| Beni kurtarmanın bedeli buysa, hayatım buna değmez. | Open Subtitles | حياتي لا يستحق كل هذا العناء إذا التي هي تكلفة لإنقاذ لي. |
| Eğer şirket insanları kurtarıyor olsaydı o zaman senin beni kurtarmak için onu göndermene gerek olmazdı. | Open Subtitles | إذا كانت الشركة حفظ الناس، ثم لن يكون لكم كان أن يرسل له لإنقاذ لي. |
| beni kurtarmak için güçlerinden vazgeçti. | Open Subtitles | وتخلى عن صلاحياته لإنقاذ لي. |
| - O yaptı, beni kurtarmak için. | Open Subtitles | - فعلت، لإنقاذ لي. |