| Banyo sırası için kavga etmeye pek hevesli olduğumu söyleyemem, ama Sorun değil. | Open Subtitles | لايمكنني القول انني اتطلع الى القتال من أجل المياه الساخنه لكن لابأس بذلك |
| Sorun değil, Sorun değil. Çevremde her zaman olan şeyler. | Open Subtitles | لابأس , لا بأس , فالشراب يقبعُ حولي طوال الوقت |
| Kendini öldürmek istiyorsan Tamam ancak Mason'ın canını yakmana izin vermeyeceğim. | Open Subtitles | تريدين قتل نفسكِ . لابأس لكن لن أسمح لكِ بإيذاء مايسون |
| Çok inatçı sevimli küçük bir kız. Tamam, anladım. | Open Subtitles | بنت صغيرة لطيفة وعنيدة لابأس بذلك, أفهم ذلك |
| Sorun yok. Bir kez nasıl yapıldığını görmüştüm. İşte başlıyoruz. | Open Subtitles | لابأس فقد رأيت هذا من قبل لنبدأ ، مُستعد ؟ |
| Sorun değil. Sadece o kadar iyi bir adam olmadığını söylüyorum. | Open Subtitles | هذا لابأس فيه , ما أقوله فقط إنه ليس رجل لطيفُا. |
| Önemli değil beyler. Daha önce de sahnedekilerin anneleriyle uğraşmıştım. | Open Subtitles | لابأس بذلك أيها السادة تعاملت مع أمهات بالمسرح من قبل |
| Ama bu Sorun değil. Salıverin ve bir sürü parayla ödüllendirin onu. | Open Subtitles | لكن لابأس بذلك ، فلنُسامحه ونُكافئه بكم كبير من الأموال يا عزيزي |
| - Çok korkunçtu. - Sorun değil. Ben yanındayım. | Open Subtitles | ـ اوه كان فضيعا جدا ـ لابأس انا هنا الان |
| Sorun değil, özümsemen gereken çok fazla bilgi var. | Open Subtitles | لابأس هناك الكثير من المعلومات كى تتقبلها |
| Genel karakterler ve Amerikan halkının dertlerinden konuşacaksak Tamam. | Open Subtitles | إن أردت التحدث عن الشخصية والقيم العائلية، لابأس. |
| Kapın beş yıldır hiç kilitli değildi ama Tamam. | Open Subtitles | لم يقفل هذا الباب منذ خمس سنين, لكن لابأس. |
| Selam. Selam. Tamam. | Open Subtitles | مرحبا, مرحبا, لابأس إنه جيد أردت تقديم إعتذاري الشديد |
| Sorun yok. 19. yüzyılda asit bazlı saldırılar her yerdeydi. | Open Subtitles | لابأس بالأمر. جرائم الأسيد كانت في القرن 19 في أوروبا. |
| İyi bi çocuk olacağına söz verdiğin sürece Sorun yok. | Open Subtitles | لابأس, طالما أنك تعِد أنك ستكون فتى جيداً |
| Sorun yok. Buradayım. Hemen onu kontrol edeceğim. | Open Subtitles | لابأس, أنا سأدقق عليه الآن هل ملأتي الأستمارات؟ |
| Başını belaya kendisi sokmuş... ama iyi birine benziyor. | Open Subtitles | لا بأس بها, ربما سببت لنفسها بعض المشاكل. ولكن لابأس بها, ان كان هذا ما تعنيه |
| Tekniğinin başarısız olup olmaması, stratejiyi izlediğin sürece Önemli değil. | Open Subtitles | لابأس بأن تخسر إتباعك للإسلوب طالما أنك مستمرّ بتنفيذ الإستراتيجيّة. |
| Whitney, Geçti artık. | Open Subtitles | ولايعرف الأطباء إذا كنت سأستعيدها لابأس ويتني |
| Pekala. Yine de bundan hiç hoşlanmadığımı bilmelisiniz. | Open Subtitles | لابأس,ولكن لتعلموا أن هذا الأمر يمنحنى القليل من المتعة |
| Katiller ortalıkta dolaşıyor. Peki öyleyse. | Open Subtitles | ولدينا بعض القتلة أحرار لابأس بهذا، فتيان |
| -Bir şey yok. Onu tanıyorum. Sakin ol. | Open Subtitles | لابأس ، أنا أعرفها ، فقط إهدأ اللعنه ـ اللعنة ـ اللعنة |