| Yani, müziği sadece dinlemek yeterli olmaz. Onu bir şekilde yaratmanız gerek. | TED | لذا لا يكفي أن تستمع إلى الموسيقي لابد من صنعها بطريقة ما |
| Çok ciddi bir şey yapmış olmalısın. Ne yaptın dostum? | Open Subtitles | لابد من أنك فعلت شيئاً جاداً ماذا فعلت يا رجل؟ |
| Şey, eminim yapmaz, ancak bu olayda, kayıtlar karışmış olmalı. | Open Subtitles | أنا واثق من هذا لكن بهذه الحالة لابد من خطأ |
| Emin olmalıyım! İn ve tekrar kontrol et, CN-3411. | Open Subtitles | لابد من التأكد اهبط لاثبات المعلومات,سى.إن.3411 |
| Sanırım tıp kültürünün değişmesi gerekli bir yanıyla ilgili bir şeyler yapmamız gerekiyor. | TED | اعتقد اننا لابد من فعل شئ عن جزء الثقافة الطبية التي تحتاج لتغير |
| Muhtemelen açlıktan kıvranan bir hayvan gibi ne bulursa silip süpürmeye aç. | Open Subtitles | لابد من أنها كانت متعطشة لأكل شيء من على الأرض كوحش جائع. |
| Mantığını anlamam lazım, ve bu mantık da müzik yoluyla bir şeyler anlatmak olmalı. | TED | أنا بحاجة لمعرفة السبب والسبب لابد من قول شيء عبر الموسيقى. |
| Dünyada mutlaka sadece yerellikle ilgili çözümleri olan ve birinin de bunlara yatırım yapacağı bir yer olmak zorundadır. | TED | لابد من وجود مكان ما في العالم. ينتج حلولًا تتعلق فقط بمشكلات خاصة بإقليم معين، ويمنحنا أيضًا القابلية لتمويلهم. |
| Hürriyet, cesetlerle dolu bir döşeğe yatırılması gereken bir kahpedir. | Open Subtitles | الحرية بمثابة عاهرة لابد من طرحها على فراش من الجثث |
| herhalde büyük bir dava ya da öyle birşey vardır. | Open Subtitles | لابد من وجود محاكمة كبيرة او شيء من هذا القبيل |
| Başkanın peşinde olmalılar. Top taşıyıcısını öldürseler ne olur? | Open Subtitles | لابد من أنهم يريدون الرئيس مالذي سيفيدهم قتل العميد |
| Ama para üstünü almayı unuttu. Hey onu biliyor olmalısınız. | Open Subtitles | و لكنه نسيَ أن يأخذ الباقي لابد من أنها تذكرته |
| Hokey öğrenmekten çok uzaklar. Önce başka şeyler öğretmem gerek. | Open Subtitles | تعليمهم الهوكى بعيد جدا لابد من تعليمهم شىء اخر اولاَ |
| - Bu kadar kısa sürede tamamlamak zor olsa gerek. | Open Subtitles | لابد من أن الأمر صعب في مثل هذه الفترة القصيرة |
| Onunla bir ilgisi bir şey olsa gerek. Hemen oraya gitmeliyiz. | Open Subtitles | لابد من وجود علاقة لها بالأمر لابد أن نذهب هناك الأن. |
| Kahrolası bagajında, becerdiğin o diğer kadınlardan birini görmüş olmalısın!" | Open Subtitles | لابد من انك رأيت احدى العاهرات اللاتى تعرفهن فى الصندوق |
| İçmeye sabahtan başlamış olmalısın. | Open Subtitles | لابد من أنك شربت الكحول في الصباح الباكر |
| Yani, yeryüzünün her yanında o kitaptan binlerce kopyası olmalı. | Open Subtitles | أعني لابد من آلاف النسخ من هذا الكتاب حول العالم |
| Yanlış birşey söylemiş olmalıyım aniden ayrıldı. | Open Subtitles | لابد من أنني قد قلت شياءً خاطئ,لذا رحل فجأةً |
| O tekniği kullanmam için illa judo bilmem mi gerekiyor? | Open Subtitles | هل لابد من أن أكون لاعب جودو لأستخدم هذا الإسلوب؟ |
| Muhtemelen yeni aldığı elbiseden bahsetmek istiyordur. | Open Subtitles | لابد من أنها تريد التحدث عن ثوب جديد إشترته |
| Yani merdiven olan yerde bir asansör veya rampa olması lazım. | TED | اذاً أينما تواجدت السلالم، لابد من تواجد مصعد أو منحدر. |
| Çünkü kulağa tuhaf geliyor her zaman mutlaka bir şart vardır. | Open Subtitles | حسناً, لانها تبدو مثل العالم القديم أعتقدت انه لابد من شروط |
| Ama anlamamız gereken esas şey şu: | TED | لكن هذا هو الشيء الحاسم الذي لابد من فهمه: |
| İnsanları kıracak şekilde nasıl konuşulacağına dair ders alıyor herhalde. | Open Subtitles | لابد من أنه تلقى دروساً عن طريقة الحديث بأسلوب مؤذٍ |
| Malzemeleri bu kadar uzağa taşımak için çok çaba göstermiş olmalılar. | Open Subtitles | لابد من أنه تم بذل جهود ضخمة للإتيان بمواد مثل تلك فوق هنا |
| Heykeli yıktığınızda, uyandırma servisini bozmuş olmalısınız. | Open Subtitles | عندما حطمتم التمثال لابد من أنكم أتلفتم تردد الإستيقاظ |