| Kafayı kesen, gözleri çıkarmak ve dili kesmek için de aynı silah kullanmış. | Open Subtitles | أيّاً كان من قطع الرأس فقد استعمل السلاح نفسه لاقتلاع العينين واللسان |
| Tabii bu avcısını, kalbimi sökmesi için göndermesine engel olmadı. | Open Subtitles | و لم توقفها عن إرسالِ صيّاديها لاقتلاع قلبي. |
| Sense önümde diz çökeceksin ve ayağımın altındaki çimleri biçebildiğin için kendini şanslı sayacaksın. | Open Subtitles | وأنتَ ستنحني وتعتبر نفسك محظوظاً لاقتلاع الأعشاب عند قدمي |
| Eğer hikâyeler doğruysa Kraliçe kalbini çıkarıp alması için peşinden avcıyı yolladı. | Open Subtitles | إنْ صدقت القصص، فالملكة أرسلت الصيّاد لاقتلاع قلبك |
| Sense önümde diz çökeceksin ve ayağımın altındaki çimleri biçebildiğin için kendini şanslı sayacaksın. | Open Subtitles | وأنتَ ستنحني وتعتبر نفسك محظوظاً لاقتلاع الأعشاب عند قدمي |
| Hayatını yararlı olmayacak şekilde kökünden değiştirmen için cesaretlendirmiş gibi olurum. | Open Subtitles | أود أن أشعر أنني سوف نشد على ايديكم لاقتلاع حياتك بطريقة التي لن يستفيد منه. |
| Yavaş yavaş dolaşarak güçlü kollarını ve keskin pençelerini orman ve çayırlarda bitkileri kökünden ayırmak ve ağaçlara tırmanmak, çim, yaprak ve tarih öncesi avokado ile beslenmek için kullandılar. | TED | لقد تجولت عبر الغابات والسافانا مستخدمةً أذرعها القوية ومخالبها الحادة لاقتلاع النباتات وتسلق الأشجار، آكلةً العشب وأوراق الشجر وثمار الأفوكادو البدائية. |
| Yetersiz insanları elemek için iyi bir yöntem. | Open Subtitles | مُجرد فرصة أفضل لاقتلاع الضُعفاء |
| Halletmek için yarım saatimiz var. | Open Subtitles | لدينا نصف ساعة لاقتلاع هذه المشكلة |
| - En azından bir tane için vaktimiz var. - Unh-unh. | Open Subtitles | أظن أن لدينا الوقت لاقتلاع واحد |
| Meğerse göz çıkartmak için mükemmel ufak bir aletmiş. | Open Subtitles | هي الأداة المناسبة، لاقتلاع عين أحدهم |
| Şahane tarafını yok etmek için. | Open Subtitles | لاقتلاع الخرافة منه تماماً |
| Zeytin delme bıçaklarını insanların gözlerini oymak için mi kullanıyorlar cidden? | Open Subtitles | لاقتلاع أعين الناس؟ |