| Eğer başka parlak fikirleriniz varsa, şimdi iyi bir zaman. | Open Subtitles | إذا حصلتم على أفكار أخرى لامعه الآن سيكون أفضل وقت لقولها |
| Zarif parlak küreler... elmas salkımlarının arasına dağıtılmış ortasında mükemmel bir inci tanesiyle. | Open Subtitles | بلوراتٍ لامعه و رائعه موترٌ مع العناقيد الماسيه مع لؤلؤةٍ رائعه مثاليه |
| Ben kontrol sorunları olan ve genç, parlak, idealist bir gencin başkan olmasına izin vermeyen iğrenç ve bitkin bir yetişkinim. | Open Subtitles | أنا بالغ مقرف مع مشاكل بالتحكم و لم أستطع أن أسمح لشابه لامعه و مثاليه بالترشح للرئاسه |
| Teoriye göre, eğer gerçek manada beynini yorarsan Nevrofiberler daha kalın ve glia hücreler daha parlak hale gelir. | Open Subtitles | النظريه هي لو ارهقت عقلك حقا الالياف العصبيه ستصبح اكثر سمكا والخلايا الدبقيه ستصبح لامعه اكثر |
| Bir satış pozisyonu açıldığı an parlayan, yeni bir model için beni es geçtin. | Open Subtitles | و عندما شغرت الوظيفه تغض الطرف عن اختياري لأجل عارضة أزياء جديده لامعه. |
| Tiffany marka çıngırağı beş tombul parmak yerine parlak bir yüzgeçle tuttuğumda çılgına döndüler. | Open Subtitles | عندما حملت لعبه (تيفاني) الصغيره مع زعنفه لامعه |
| Bende tüm Londinum'un kralı olmayı ve parlak bir şapka giymeyi isterim. Sadece bize biraz yolcu bul. | Open Subtitles | أحب أن أكون ملك (ليندينوم) كلها وأن أرتدى قبعه لامعه, فقط تعطينا بعض المسافرين |
| parlak ayak izleri. | Open Subtitles | آثار أقدام لامعه |
| Yeni şeyler parlak olur. | Open Subtitles | الأشياء الجديده لامعه |
| Gözlerin güneş kadar parlak. | Open Subtitles | عيانك لامعه تحت ضؤء الشمس. |
| Gerçekten parlak nesneler. | Open Subtitles | حرفياً اشياء لامعه |
| Güneş hiç bu kadar parlak gelmemişti bana. | Open Subtitles | الشمس لم تغني لي - يا لامعه |
| Bu yüzden bu kadar parlak. | Open Subtitles | لذلك هي لامعه |
| Arkanı dön,parlayan gözler. | Open Subtitles | "استدر ، عيون لامعه" |