| Cebinde tek kuruşu olmayan bir adam bir kıza evlenme teklif edemez. | Open Subtitles | لايستطيع الفتى طلب يد فتاة و هو لا يمتلك مليما . اليس كذلك ؟ |
| Bir adamın tek ve biricik oğlunu ziyaret edemez diyen bir kanun mu var? | Open Subtitles | هل هناك قانون يقول بأن رجل لايستطيع زيارة أبنه الوحيد؟ |
| O rakamla rekabet edemez | Open Subtitles | لقد انسحب, لايستطيع منافسة هذا الرقم |
| - Babam olmayı bir kenara koy, annem bile olamaz bu. | Open Subtitles | انه لايستطيع ان يكون امي ناهيك عن والدي يجب أن نغادر |
| Oraya kendi kendine gelmiş olamaz. olamaz. | Open Subtitles | لايمكن ان يصل الى هناك بنفسه لا لايستطيع |
| Kahretsin, nefes alamıyor. | Open Subtitles | اللعنة ,إنه لا يتنفس إنه لايستطيع التنفس |
| Ayrıca, diğer dördü de onsuz koordine olamıyor. | Open Subtitles | لذلك لايستطيع الأربعة البقية المواكبة من دونه |
| Ya ben de şu şartlı tahliyeyle çıkan ve dışarıdaki hayatla baş edemediğini keşfeden bu yüzden de hafif suçlar işleyerek kendi bildiği hayata geri dönmek isteyen mahkumlardansam? | Open Subtitles | ماذا لو كنت مثل احد هؤلاء السجناء الذي يحصلون على افراج مشروط ويكتشف انه لايستطيع التعايش مع الحياة في الخارج |
| Clark burada bize yardım edemez. | Open Subtitles | كلارك لايستطيع مساعدتنا و نحن هنا |
| Ama ben ölene kadar bana yardım edemez. | Open Subtitles | ولكنه لايستطيع مساعدتي حتى أموت |
| İşte Walker bununla baş edemez. | Open Subtitles | ذلك ما لايستطيع المتنزهون التغلب عليه |
| Shunde klanı adetlerine göre baba, oğlunu yolcu edemez. | Open Subtitles | "طبقاً لعادات "شيوند لايستطيع الأب أن يودّع إبنه |
| - Onunla bu tamamen farklı şeyler. Bu daha kötü. Bizim çocuğumuz bağırarak odayı terk edemez. | Open Subtitles | -هذا ليس نفس الشيء تماماً لا ، إنه أسوء ، أبننا لايستطيع الهروب من الغرفة صارخاً |
| Bunu kimse tarif edemez. | Open Subtitles | لايستطيع أحد وصفه |
| Kime güveneceğini bilemeyeceksin. Monk sana yardımcı olamaz, tamam mı? | Open Subtitles | لايمكنك معرفة مَن ستثقين به ومونك لايستطيع مساعدتك |
| Özen, dikkat veya şans kazaya mâni olamaz. | Open Subtitles | العناية ,الاحتراس و الحظ لايستطيع ان يمنعها |
| Yarım akıllılar, ukala insanlar, ve bununla geçimini kazanmak isteyenler kung-fu öğrenmeye hakkı olamaz. | Open Subtitles | الأحمق لايستطيع التعلم العبارات الحكيمة لا يمكنها أن تعلم ومن ليس لديه وظيفة مستقرة |
| Kahretsin, nefes alamıyor. Nefes alamıyor! | Open Subtitles | اللعنة ,إنه لا يتنفس إنه لايستطيع التنفس |
| Şimdi de Robert söylediği hiçbir şeyi ciddiye alamıyor. | Open Subtitles | والآن روبرت لايستطيع أخذ اي شي يقوله على محور الجديه |
| Onun dikkatini dağıtıyorsun. Konsantre olamıyor. | Open Subtitles | انت تشتت انتباهه ، لايستطيع التركيز |
| - O deli. Buna engel olamıyor. | Open Subtitles | انه مجنون , انه لايستطيع عمل شىء |
| En sevdiğiniz insanın aniden bir şeye üzüldüğünü ama sorunu hiçbir şekilde tarif edemediğini ve hatta sorunu kendisinin bile anlayamadığını hayal edin. | Open Subtitles | "تخيل أكثر شخص تحبه "استاء فجاة من شئ ما "ولكن لايستطيع تماما التعامل مع المشكلة |
| Bak. Beni kontrol edemezsin. Tam şu anda teknisyeniniz çağrıyı takip edemediğini söyleyecek. | Open Subtitles | ، اسمعا، لاتملكا أيّة نفوذ و حالاً سيدرك تقنيّكما أنّه لايستطيع تتبع هذه المكالمة لديكما ثلاثة ثواني لتخبراني . من تكونان أو سأغلق الخطّ .. واحد .. |