"لا بدَّ وأنْ" - Traduction Arabe en Turc

• olmalılar
• olmalıyım
• olmalısın sen
• çıkmış olmalı

Eski otobüs hattını başka bir dosyaya aktarmış olmalılar.
هم لا بدَّ وأنْ حرّكوا خط سير الحافلات القديمةَ إلى ملف مختلف.

Hepsi birden çapaya bağlanmış, taş gibi batmış olmalılar.
كلّهم رَبطوا سوية إلى تلك المرساةِ، هم لا بدَّ وأنْ غَرقوا مثل الأحجارِ.

Evet ve ayrıca cüzdanımdan anahtarlarımı çalıp yedeğini yaptırmış olmalılar.
نعم، هم لا بدَّ وأنْ سَرقوا المفاتيحَ مِنْ محفظتِي وعَملتْ نسخ منهم،

Sabah gül keserken düşürmüş olmalıyım.
لا بدَّ وأنْ أسقطتُهم هذا الصباحِ عندما كُنْتُ بأَقْطعُ الوردَ.

Birgün okula yürüyordum ve onun bölgesine çok yaklaşmış olmalıyım.
أنا كُنْتُ أَمْشي لتَعليم يومِ واحد وأنا لا بدَّ وأنْ عَبرتُ قريب جداً إلى أرضِها.

Cennetten gönderilmiş olmalısın sen...
السماء لا بدَّ وأنْ أرسلتْك مِنْ فوق

Onun kumar sorunu tekrardan ortaya çıkmış olmalı.
مشكلة قماره لا بدَّ وأنْ عادَ إلى الظهور على السطح.

Bütanı her şeyin üzerine sıkmış olmalılar.
هم لا بدَّ وأنْ رَشّوا بوتانَ في جميع أنحاء كُلّ شيء.

Dediğim gibi, kutuyu açmış olmalılar.
مثل أنا قُلتُ قبل ذلك، هم لا بدَّ وأنْ فَتحوا العلبةَ.

Benim kullanmamı ummuş olmalılar ve Spike'a olan şeyin bana olacağını biliyor olmalılar, yani...
لا بدَّ وأنْ تَوقّعوا أن أستعملْه و كَانَ يجبُ أَنْ يعرفوا انها كانت يمكن ان تفعل بى ...ما فعلته لسبايك لذا

Beni senin evine kadar takip etmiş olmalılar.
هم لا بدَّ وأنْ تَلوا meo مكانكَ، موافقة؟

Kurtarma esnasında kaçmış olmalılar.
هم لا بدَّ وأنْ هَربوا أثناء الإنقاذِ.

Onu kutudan çıkarmış olmalılar.
هم لا بدَّ وأنْ أَخذوه خارج العلبةِ.

Onunla tanışmış olmalılar.
هم لا بدَّ وأنْ قابلوه.

Bu sabah yanlış dosyayı almış olmalıyım.
أنا لا بدَّ وأنْ مَسكتُ الملفَ الخاطئَ هذا صباحِ.

Bir şey söylemiş olmalıyım.
لا بدَّ وأنْ قالَ شيءَ. الشيء المَعْمُول.

Günleri karıştırmış olmalıyım.
انا لا بدَّ وأنْ أصبحَ الأيام خَلطتْ.

Anneme Hesty dediğini duymuş olmalıyım.
أنا لا بدَّ وأنْ سَمعتُه إدعُ Hestyها مرّة،

Kendimden geçmiş olmalıyım.
أنا لا بدَّ وأنْ إنجرفتُ مِنْ هناك.

Geçen hafta gördüm, ve, uh, kazara ezberlemiş olmalıyım.
رَأيتُه الأسبوع الماضي، , uh, و لا بدَّ وأنْ إستظهرَه بِالصُّدفَة.

Gönderilmiş olmalısın sen, bebeğim...
لا بدَّ وأنْ أرسلَك، طفل رضيع

Ben dışardayken yumurtadan çıkmış olmalı.
لا بدَّ وأنْ فقّستَ عندما كُنْتُ خارج