| Yani, burada boşuna yer kaplamanın anlamı yok, değil mi? | Open Subtitles | حسنا، لا جدوى من مجرد أخذ مساحة هنا، أليس كذلك؟ |
| Bunu konuşmanın anlamı yok. O iş bitti. | Open Subtitles | .لا جدوى من الخوض في هذه المسألة .الأمر منتهي |
| Arkasından ağlamanın bir faydası yok Yapabileceğin hiç bir şey yok. | Open Subtitles | لا جدوى من البكاء أكثر من ذلك, لا شيء يُمكنكَ فعله. |
| İşveli sözlere hiç gerek yok. Onunla yaşamak bir cehennemdi. | Open Subtitles | لا جدوى من المجاملة، لقد كان العيش معها محض جحيم. |
| yararı yok. Halat olmadan bunu kıpırdatamayacağız. | Open Subtitles | لا جدوى , لن نستطيع تحريكة بدون أوزان وحبال |
| Geri gelip eğitimine yardım etmeliyim. Yoksa bir işe yaramaz. | Open Subtitles | لابد لي من العودة لأعلمه خلاف ذلك، لا جدوى منه |
| Tüm yapabileceğimizi yaptık çoğu insanın yapabileceğinden fazlasını inadımız sayesinde fakat işe yaramıyor. | Open Subtitles | لقد فعلنا كل ما يمكن وأكثر أكثر من قد فعلت معظم الناس بفضل مثابرة الخاص بك ولكن لا جدوى. |
| Kahramanı oynamanın bir anlamı yok. Bana megafonu verin. | Open Subtitles | لا جدوى من تقمص شخصية البطل، سلّمني مكبر الصوت |
| Bunun anlamı yok efendim. Boş yere yakıt harcıyoruz. | Open Subtitles | لا جدوى من ذلك , يا سيدى نحن نستهلك الوقود بدون فائدة |
| Uygun zamanda karşılaşırsam hoşlanacağım biriyle, geçici olarak çıkmamın bir anlamı yok. | Open Subtitles | لا جدوى من مواعدة أحد قد يروقني لو إلتقيته في الموعد المناسب لكنه الآن لن يمثّل لي شيئاً سوى مرحلة إنتقالية |
| O yüzden tüm o zaferlerin ve tüm o yenilgilerin hiçbir anlamı yok. | Open Subtitles | لذلك فكل الإنتصارات والهزائم لا جدوى منها |
| Ev sahibiniz bile dışarıda, sesini duyurmaya çalışmanın hiç bir anlamı yok. | Open Subtitles | حتى صاحبة السكن غادرت لذا لا جدوى من صراخك |
| Eğer kalbimi izleyemeyeceksem bir devleti yönetmenin hiçbir anlamı yok. | Open Subtitles | لا جدوى من تنصيبي رئيس للدولة إذا كان يعني أني لا أستطيع أن اتبع قلبي |
| İstediğimin bu olmadığını söylememin faydası yok. Öyle zorsun ki. | Open Subtitles | لا جدوى من القول بأن هذا ليس ما أريده ، أنتِ صعبة المراس |
| faydası yok, boşuna yakıt harcıyoruz, efendim. | Open Subtitles | لا جدوى من ذلك , يا سيدى نحن نستهلك الوقود بدون فائدة |
| İşin bittiğini söyledi. Oyalanmaya gerek yok. | Open Subtitles | قال أن المهمة انتهت وقال انه لا جدوى من البقاء |
| Artık oyun oynamaya gerek yok, değil mi? | Open Subtitles | لا جدوى من التظاهر بعد الآن . أليس كذلك ؟ |
| iyi, arkadaşlarını korumanın hiçbir yararı yok. | Open Subtitles | حسناً, لا جدوى من محاولةالتغطية على أصدقائك |
| Hayatınızdaki her yerde başka bir araba gibi işe yaramaz. | Open Subtitles | انه لا جدوى كسيارة في كل مكان آخر في حياتك. |
| İşe yaramıyor. Yukarıdan bakmam lazım. | Open Subtitles | لا جدوى من هذا ، عليّ البحث من مكان مرتفع |
| Kazanabileceğini sanman Beyhude. | Open Subtitles | لا جدوى من التفكير أنّهُ يمكنكِ الفوز عليّ. |
| Ayrıca, mürettebatınızın Blink Drive'ın peşinden buraya gelmiş olması anlamsız. | Open Subtitles | بالمناسبة، فإنه لا جدوى لطاقمك بان يسعى خلف القرص المضيء |
| Sunagakureli bir takımla savaşmamızın bir manası yok. | Open Subtitles | لا جدوى من قتال مشاركي قرية الرمل مع بعضهم |
| Hayal gücümü Gereksiz vahşilikleri düşünmek için kullanmam. | Open Subtitles | لا أطلق عنان خيالي على أمور لا جدوى منها |
| Çığlık atmanızın bir faydası olmaz, bayan Preston. | Open Subtitles | . لا جدوى لكى من الصراخ , يا سيدة بريستون |