"لا طائل" - Traduction Arabe en Turc

    • anlamsız
        
    • nafile
        
    • gereksiz
        
    • anlamı yok
        
    • işe yaramaz
        
    • halta yaramıyor
        
    • faydasız
        
    anlamsız ve rastgele veri üzerinde yapılan gereksiz bir uygulama. Open Subtitles محاولة لا طائل منها أن ترتّب معطيات عشوائية وغير مفهومة.
    Sızlanmadan geçirdiğim anlamsız başka bir gün daha. Open Subtitles يوم آخر لا طائل منه حيث لا أنجز شيئاً فيه
    nafile. Cristal, zamanının gelmediğini söyledi. Open Subtitles هذا لا طائل منه, كرستل قالت ان هذا ليس وقته
    Sepet örme ya da kadın hakları gibi gereksiz dersleri. Open Subtitles شيء لا طائل منه، مثل سلة النسيج أو المرأة الدراسات؟
    Sıkıcı bir yolculuk geçirmenin anlamı yok; yanınızdan geçerken beni durdurun. Open Subtitles الرحلات المملة لا طائل منها, اوقفني حينما امر بالقرب منك
    Mutluluğunu paylaşabileceğin kimse yoksa bir işe yaramaz. Open Subtitles الرحلة لا طائل منها إن ليس لدينا شخص لنتفاخر
    Şu pedal çevirme olayı bir halta yaramıyor. Open Subtitles كل هذه الدراجات دموية لا طائل.
    Ancak Japonya doğanın gücüne karşı gelmeye çalışmanın faydasız olduğunu anlamıştı. TED غير أنّ تجربة اليابان أثبتت أن لا طائل من محاولة مقاومة قوة الطبيعة.
    anlamsız olduğunu biliyordum ama sen ısrar ettin. Open Subtitles حسناً, مثل الاتصال بالارض. كنت اعرف انه لا طائل منها , لكنك اصريت
    Kendimi ya da sevdiğim insanları riske atacak değilim ama hayatımın geri kalanını anlamsız bir korku ile yaşayarak da geçirmek istemiyorum. Open Subtitles لَنْ أَضِعَ نفسي أَو أَحب الناس إلى في خطرِ لكنني أيضا لا أريد أن أعيش ما تبقى من حياتي في خوف لا طائل منه
    Bu yaşta ve günümüzde anlamsız bir yatırım ama küçük sorunlar büyük adamların aklını oldukça karıştırdığı çok açık. Open Subtitles حيازة لا طائل منها في هذا العمر وفي هذه الأيام ولكن إنه لشئ رائع كيف يمكن لهذه الصغيرة أن ترتسم في عقل شخص عظيم
    Çaban nafile. Seni göremiyorum bile. Open Subtitles لا طائل من جهودك إنني لا أراك حتى
    Tüm o nafile acı, bitti gitti. Open Subtitles كل هذا الألم لا طائل منه، لقد رحل.
    gereksiz ameliyatlar, organ kesmeler, deneysel sakatlıklar. Open Subtitles وراءه جراحات لا طائل وراءها،‏ وبتر أذرع وسيقان، وتشويه أجساد على سبيل الاختبار. ‏
    - Sihirli tedavi diye bir şey yok. Saçmalık. - Bunun bir anlamı yok. Open Subtitles ليس هنالك من علاج سحري, هذا هراء كلامك لا طائل منه, انتهت المقابلة
    Tüm bunları yapmanın bir anlamı yok. Open Subtitles لا طائل من وراء كل ذلك
    Araba çalıntıymış. Evrakları bir işe yaramaz. Open Subtitles حسناً ، السيارة مسروقة أعمال ورقيّة لا طائل لها
    Böyle öksürürsen işe yaramaz bir asker olup... Open Subtitles ستكون رحلة لا طائل من ورائها إنْ بدأت تكحّ هكذا وتنقل إلينا العدوى جميعاً
    Bir halta yaramıyor. Open Subtitles هذا لا طائل منه.
    Bu kafa karıştırıcı gizemleri ortaya atıyorsunuz ve açıklama istemek de faydasız Open Subtitles ألا تعرف أنه لا طائل من سؤاله عن هذة الأشياء الغامضة

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus