"لا يأتي" - Traduction Arabe en Turc

    • gelmiyor
        
    • gelmez
        
    • gelir
        
    • gelmeyecek
        
    • gelmemesini
        
    • gelmeyen
        
    • gelmesin
        
    • gelmeyince
        
    • gelmiyorlar
        
    Kimse gelmiyor. Gülmemeye yemin etmiş bir kaç kaya hariç. Open Subtitles أقصد، لا يأتي أحد، والعدد القليل من الحظور متحجريّ الوجه.
    Burada ses çikaran bir sey var ama kutudan gelmiyor. Open Subtitles أنا فعلاً أسمع شيئاً هنا، ولكنه لا يأتي من هناك
    Kömürde ızgaralanmış yiyeceklerin karakteristik tadının çoğu odundan veya kömürden gelmez. TED معظم طعم الشواء الفحمي لا يأتي من الحطب او الفحم.
    Yenilik, yaratıcılık, gelişme sadece zihnimizdeki fikirlerden gelmez. TED الإبتكار ، الإبداع ، و التطور لا يأتي فقط من الأفكار في عقولنا.
    Bazılarının aklı sonradan başına gelir, düz mantıkla bir şey akıl edemezler. Open Subtitles الآخرون يفكرون بالمستقبل بأن التفكير المستقيم لا يأتي طبيعياً
    Belki ilaç etki eder, ama benim nöbetimde gelmeyecek. Open Subtitles ربما الطب سيساعد، لكنها لا يأتي على خدمة بلدي.
    Onun her hareketini izler ve benim yanıma gelmemesini sağlarsınız. Open Subtitles وراقبيه كل دقيقة وتأكدي بأن لا يأتي بالقرب مني
    Doğuştan gelmeyen bir şeyi zorlamanın lüzumu yoktur canım. Open Subtitles لا تفرضي شيئاً لا يأتي بشكل طبيعي يا عزيزتي
    Aç! Arka tarafa git. Oradaki yolculardan kimse öne gelmesin. Open Subtitles اصنعي لي معروفاً، اذهبي إلى الرحلة الاقتصادية واحرصي على أن لا يأتي أحد إلى المقدمة
    Sevgilisi gelmeyince, zorunlu olarak kabul ettim. Open Subtitles لا لكن جورج صديق اختي قرر ان لا يأتي لذلك قمت بالأمر
    Floş'a oynuyorum, floş gelmiyor. Parayı arttırıyorum, kimse görmüyor. Open Subtitles إذا راهنت بالفلش الفلش لا يأتي اذا لعبت سلو بلاي لا أحد يراهن
    Baban orada oturup sadece onları seyrediyor. Artık buraya gelmiyor. Open Subtitles والدك فقط يجلس هناك يطلق نظره إليها إنه لا يأتي هنا أبدا
    Diğerleri beni buraya koydu, ama kimse gelmiyor. Open Subtitles اصحاب الجناديل ، وضعوني هنا، حيث لا يأتي احد
    Gün boyunca kilitli oluyor ve geceleri de neredeyse kimse gelmiyor. Open Subtitles ولكنه مقفل دوماً خلال النهار، وعند الليل، تقريباً، لا يأتي أحد إلى هنا مطلقاً
    Bak, ben haftanın en çılgın üç gününde mal pazarlıyorum ve güven bana, ...hiçbir genç buraya esrar çekip çakır keyif olmaya gelmiyor. Open Subtitles اسمع ، أروج في أعلى ثلاث ليالي في الأسبوع في هذا المكان ، و ثقي بي لا يأتي شاب هنا ليدخن الحشيش و يصبح ناضجاً
    Bir sorun olmadığı sürece buraya hiç kimse gelmez. Open Subtitles تقريبا ً لا يأتي أحد هنا إلا في حال حدوث مشكلة
    Bir sorun olmadığı sürece buraya hiç kimse gelmez. Open Subtitles تقريبا ً لا يأتي أحد هنا إلا في حال حدوث مشكلة
    Seçim olmadığı sürece kimse gelmez, genellikle. Open Subtitles لا يأتي أحد في العادة إلا إذا كان هناك تصويت
    Ama dostum geldi ve zamanında orada olmamız gerektiğini söyledi. Sadece sonuçlar korkunç olduğunda gelir. Open Subtitles لكنّ صديقي أتى وقال أننا يجب أن نسرع، لا يأتي إلا حين تكون النتيجة مروّعة.
    Bu duygu insanın hayatında bir ya da iki kez gelir, tabii eğer şanslıysak. Open Subtitles هذا الشعور لا يأتي إلا مرة واحدة أو مرتان إذا حالفنا الحظ.
    gelecek yaz... o yere gelmeyecek. Open Subtitles .من المحتمل أن لا يأتي إلى ذلك المكان الصيف القادم
    İnsanlara sunmak istediğin bu yeni hayali donut asla gelmeyecek. Open Subtitles لأن الكعك الطازج المزعوم الذي ستقدميه للناس، قد لا يأتي أبداً
    Buraya gelirken o kadar sinirlendim ki avukata gelmemesini söyledim. Open Subtitles وفي طريقي إلى هنا، كنت غاضبا جدا فأخبرت المحامي أن لا يأتي
    Kim asla gelmeyen Beyaz Şövalyeyi bekler. Open Subtitles التي تنتظر فارس الأحلام الذي لا يأتي أبدًا
    Dua et müşteri gelmesin. Open Subtitles عليكم بالدعاء أن لا يأتي زبون.
    Jack Kerouac gelmeyince şaşırmış gibi yapmak için orada olmam gerek. Open Subtitles يجب ان أكون هناك لأتصرف كأني متفاجئة عندما لا يأتي جال كيرواك
    Görüşmeye onun için gelmiyorlar bunun için. Open Subtitles أرأيت، إنه لا يأتي لمقابلتهم إنه يأتي لأجل هذه

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus