| Haydi ama, benim için daha fazla endişelenme gerek yok. | Open Subtitles | بالله عليكِ .. لا يجب ان تقلقي عليّ بعد الأن |
| Aslında var ya bahar şarkısı oyununda olmana gerek yok. | Open Subtitles | تعرفين ؟ انت لا يجب ان تكوني في مهرجان الربيع |
| Bir şey hissetmene gerek yok. Lecter bunu kendini eğlendirmek için yaptı. | Open Subtitles | لا يجب ان تشعرى باي شيئ ليكتر فعلها كي يسلي نفسه |
| Şunu bilmeni istiyorum ki tek başına yüzleşmek zorunda değilsin. | Open Subtitles | ولكن أريد منكي أن تعرفي لا يجب ان تواجهيه بمفردك |
| İkincisi de, hepimizin burada durması gerekmiyor o yüzden... biraz ilerleyelim. | Open Subtitles | وثانياً, أننا جميعاً لا يجب ان نبقي هنا لذا هيا .. |
| Artık aynı odada kalmamıza gerek yok. | Open Subtitles | لا يجب ان نبقى في الغرفة نفسها على كل حال |
| Ama senin dua etmene gerek yok, Takashi. | Open Subtitles | تاكاشي. كل ما حدث في الماضي لك لا يجب ان تفوت الصلاة |
| Sanatla ilgilenmek için sanat tarihi okumuş olmana gerek yok. | Open Subtitles | نعم هو يفعل لم يكن تخصصى الفنون التاريخيه وعلى هذا لا يجب ان تكون متخصص فى الفنون التاريخيه لتقدر الفن |
| Spor salonum var. Bu yaşta antrenörlük yapmama gerek yok. | Open Subtitles | لدي الصاله الرياضيه لا يجب ان اكون مدرب ملاكمه بهذا العمر |
| Bir yol olmalı. Arkadaş olduğumuzu kimsenin bilmesine gerek yok. | Open Subtitles | يجب أن يكون هناك حل آخر لا يجب ان يعلم أحد بأننا صديقين |
| Senin robotun olmadığını söylemedim. Pislikleşmene gerek yok. | Open Subtitles | انا لم اقل انه انسانك الآلى لا يجب ان تكون منفعل هكذا |
| Utanmana gerek yok, sümbülüm. | Open Subtitles | لا يجب ان تكوني خجولة يا ياقوتتي الصغيرة |
| Düğünün kaça mal olacağı konusunda endişe duymana gerek yok çünkü düğün diye bir şey olmayacak. | Open Subtitles | لا يجب ان تقلق عن تكلفه حفل الزفاف بعد الان لانه لن يصبح هناك حفل اساسا |
| Yapma. Ben bir çok şey çalarım. Bu kadar kızmana gerek yok. | Open Subtitles | بربك, انا اسرق الكثير من الاشياء لا يجب ان تضخمي الامر |
| Ama elbette ki benim sözüme güvenmek zorunda değilsin azizim. | Open Subtitles | طبعاً, انت لا يجب ان تصدق كل كلامى, ايها الصديق |
| Çocukların yaptığımız şeyleri görmeleri gerekmiyor. | Open Subtitles | الأطفال لا يجب ان يروا الأشياء التى نفعلها |
| Çok önemli bir şey değil ama onay alman gerekiyor. | Open Subtitles | والتي لا يجب ان يقوم احد بأفسادها اتريدين موافقة ؟ |
| Kendi kendisine gitmesine izin veremeyiz. | Open Subtitles | يجب ان نجعله يتكلم لا يجب ان ندعه مع نفسه فقط .. |
| Bir daha yüzünüzü burada görmediğimiz sürece kavga etmek zorunda değiliz. | Open Subtitles | لا يجب ان تدخلوا معنا فى مشاجره طالما لا تاتوا هنا مره اخرى |
| Cevaplar basit olmamalı, çünkü beyin basit değil. | TED | و الاجابة لا يجب ان تكون بسيطه ، لأن الدماغ ليس بهذه البساطة |
| Ki hiç yapmamam gerekirdi. Ama hemen yanımdaydı. | Open Subtitles | و هذا شيء كان لا يجب ان افعله و لكنها كانت بجواري |
| Fakat teknolojideki büyük değişikliklerin insanları birbirlerine bağlamayı ne ölçüde mümkün kıldığını küçümsemememiz gerektiğini düşünmüyorum. | TED | ولكننا لا يجب ان نقلل ما يمكن أن تصل إليه التغيرات التكنولوجية الهائلة في ربط الناس من كل انحاء العالم ببعضهم. |
| Şu anda bir partideyim. Bunlarla uğraşmak zorunda değilim. Bana hemen patronunun bağla! | Open Subtitles | انا لا يجب ان اتعامل مع هذا صلنى مباشرة برئيسك |
| Evrim esnasında yok olmak için, mutlaka başarısız olmak zorunda değilsiniz. | Open Subtitles | ففي عملية التطور , لا يجب ان تكون فاشلا حتى تنقرض |
| Kendi avukatım tarafından Böyle muamele görmeyi kabul edemem. | Open Subtitles | لا يجب ان اُعامل بهذا الشكل من المحامى الخاص بى |