| Terapi sende işe yaramaz çünkü buna müsaade etmezsin. | Open Subtitles | إنه لا يجدي نفعاً معك لأنك لا تسمح له بذلك. |
| Bu yüzden, hastalığı bitirmek için herkesi aşılamak da işe yaramaz. | TED | لذا، كيف أمكننا القضاء على الجدري كان -- تطعيم الماكس لا يجدي نفعاً. |
| Terapi bende işe yaramaz. | Open Subtitles | إن العلاج النفسي لا يجدي نفعاً معي. |
| - Ben yanılmadım! - Bunun bir faydası yok. | Open Subtitles | لكنني لم أكن مخطئاً - هذا لا يجدي نفعاً - |
| Bu şekilde konuşmanın bir faydası yok. | Open Subtitles | قول هذا الشئ لا يجدي نفعاً |
| İki yıldır aynı şeyi yapıyoruz" bir işe yaramıyor. | Open Subtitles | كنا نقوم بفعل الشيء نفسه لمدة سنتين والأمر لا يجدي نفعاً |
| Dur, bir işe yaramıyor. | Open Subtitles | توقفا هذا لا يجدي نفعاً |
| Bir yararı olmuyor. Sürekli kaybediyorum. | Open Subtitles | أنه لا يجدي نفعاً ، فقدتهم جميعاً |
| Bende işe yaramaz, ama herkes ona çok güvenir. | Open Subtitles | ... لا يجدي نفعاً معي لكن الكل يؤكد بإنها كذلك |
| Bu zombi ayakları ikimizin arasında işe yaramaz. | Open Subtitles | أهذا مقصدك؟ هذا لا يجدي نفعاً معنا |
| Anne Parası, işe yaramaz. | Open Subtitles | موضوع "نقود الأم" لا يجدي نفعاً |
| İşe yaramaz ki. | Open Subtitles | هذا لا يجدي نفعاً. |
| Panik işe yaramaz. | Open Subtitles | الهلع لا يجدي نفعاً. |
| Üzgünüm. Bu işe yaramaz. | Open Subtitles | آسف ، هذا لا يجدي نفعاً |
| Bu tutumun faydası yok. | Open Subtitles | هذا السلوك لا يجدي نفعاً. |
| bir işe yaramıyor. | Open Subtitles | هذا لا يجدي نفعاً |
| Öyle konuşmanın yararı olmuyor. | Open Subtitles | هذا الكلام لا يجدي نفعاً. |