Kimin suçlu olduğuna o kadar kafayı taktın ki yas tutmaya vaktin olmadı. | Open Subtitles | لقد كُنت تصب تركيزك على إلقاء اللوم على نفسك لم تدع نفسك لتحزن |
Neden hepsini topladın o zaman? Ya kırılgan solmuş sadece yas tutabilen bir kadınım ya da gücü ele geçirmeye çalışan zalim bir kadınım. | Open Subtitles | إذاً فلما الأجتماع من أساساً؟ أما إنني أمرأه هشه و ذابله خلقت لتحزن |
Şehit düşen yoldaşlarımız için yas tutmaya henüz vaktimiz yok. | Open Subtitles | لا يوجد وقت لتحزن على صديقك |
Belki biraz daha beklemeliyiz yani, william'ın yasını tutması için zaman vermeliyiz biliyorsun, bunu atlatana kadar | Open Subtitles | ربما علينا الانتظار فقطلبعضالوقت،إن كان.. أعني . لنعطها فرصة لتحزن على وليام |
Tommen'e ağabeyinin, Margaery'e de kocasının yasını tutması için yeterince zaman verdikten sonra. | Open Subtitles | بعد أن نترك ل (تومن) الوقت الكافي ليحزن على أخيه و (مارجري) لتحزن على زوجها |