| Yanlışı düzeltmenin tam zamanı, bana katılmıyor musunuz? | Open Subtitles | لقد حان الوقت لتصويب خطأنا، ألا توافقون؟ |
| Yanlışımızı düzeltmenin başka yolları da var. Adam kötürüm. Suçlu mu hissediyorsun? | Open Subtitles | هناك طرق لتصويب الأمور، الرجل مشلول، تشعر بالذنب؟ |
| Tüm bunları düzeltmenin tek yolu o. | Open Subtitles | إنّه السبيل الوحيد لتصويب كلّ هذا |
| Kayıtları düzeltmek için buraya geri gelebileceğini düşündüm. | Open Subtitles | ظننتُ أنّكِ قد تعودين هنا لتصويب الأمور. |
| Söylentilere göre Peter kendini düzeltmek için Verna ile evlenmiş. | Open Subtitles | يتردد أن بيتر تزوج من فيرنا لتصويب نفسه بها. |
| Norden bomba vizörünü nasıl çalıştırıyorsun? | Open Subtitles | -كيف تشغّلون جهاز (نوردين) لتصويب القنابل؟ |
| Silahı doğrultmana gerek yok, dostum. Ne istersen yapacağız. | Open Subtitles | لا داعي لتصويب المسدّس يا صاح، سنقوم بكلّ ما تريد |
| Umarım Hannigan'ın üzerine çok gitmeden bunu düzeltmenin bir yolunu bulabiliriz. | Open Subtitles | آمل أن نتمكّن من إيجاد وسيلة لتصويب هذا من دون أن نقسو على (هانيجان). |
| Bu, saçını düzeltmek için gerekli her özelliğe sahip. | Open Subtitles | أن عصير سلك يكفي حصلت فيه / / لتصويب شعرك. |
| Bunu düzeltmek için ne yapabilirim? | Open Subtitles | ما الذي يُمكنني القيام به لتصويب هذا؟ |
| Tecrübelerime göre bu gibi durumlarda arayı düzeltmek için biraz zamandan fazlasına ihtiyaç vardır. | Open Subtitles | وفق خبرتي، عندما يسيء الأب التعامل مع ابنه فالأمر يحتاج لأكثر مِنْ مجرّد وقت... لتصويب الأمور |
| Her şeyi düzeltmek için. | Open Subtitles | -أتى لتصويب الأمور معي ، ليقدّم تعويضات |
| Buraya bunu düzeltmek için geldim. | Open Subtitles | جئت لهنا لتصويب الامر |
| Norden bomba vizörünü göster. | Open Subtitles | ارنا، جهاز (نوردين) لتصويب القنابل |
| Onu bana doğrultmana hiç gerek yok. | Open Subtitles | لا حاجة لتصويب ذلك الشي علي. |