| Bir grup tazının elmas kaçakçılığı için kullanıldığını nereden bilebilirdim söyler misin? . | Open Subtitles | أنا مفترض لمعرفة باقة الكلاب السلوقية قد يستعمل لتهريب الماس؟ |
| Çetenin uyuşturucu kaçakçılığı için insanları kullandığını düşünüyoruz. | Open Subtitles | نعتقد أنّ العصابة تستخدم الناس لتهريب بعض المخدرات إلى داخل البلاد. |
| Gizlice bu kapıyı açtık, artık, insafsızca mahkum olanları Cehennem'den kaçırmak için kullanıyoruz. | Open Subtitles | حتى فتحنا هذه البوابه في السر، والآن نستخدمها لتهريب المدانين ظلما خارج الجحيم. |
| "Tilki", İtalya'ya altın kaçırmak için dahice bir planı olan, bir suç üstadı ve sürpriz bir son. | Open Subtitles | الثعلب لص حاذق ذو خطة جهنمية لتهريب الذهب إلي أيطاليا ونهاية مدهشة |
| Savcılık, uyuşturucu kaçakçılığından arıyor. | Open Subtitles | النائب العام يرغب بالإمساك به لتهريب المخدرات |
| Ada, içeriye modern kaçak silahları sokmak için mesafe kaydediyor, siz ise hala bekliyorsunuz ve sonucu olmayan bir devinim içindesiniz. | Open Subtitles | والاهالي كلهم مستعدون لتهريب الاسلحة الحديثة وانت ماتزال تطبخ المرق بدون نتيجة |
| Korku uyuşturucu kaçırmaya gidiyor. | Open Subtitles | خائف وأنت تسير لتهريب المخدرات. |
| Uluslararası silah kaçakçılığı ve bir İngiliz vatandaşının cinayetini azmettirme suçlarından tutuklusun. | Open Subtitles | أنت رهن الإعتقال لتهريب الأسلحة دولياً والتحريض على قتل مُواطنة بريطانيّة. |
| Çekici kamyonlarında uyuşturucu kaçakçılığı yaptığınla ilgili olarak polisi aradım. | Open Subtitles | لقد اتصلتُ بالشرطة وأخبرتهم أنك تسحب السيارات لتهريب المخدرات |
| biz Daniela, ikinci kaçakçılığı bulundu nerede Bu kurban. | Open Subtitles | هنا أين عثرنا على دانييلا الضحية الثانية لتهريب الأشخاص |
| Narkotiğin uyuşturucu, kaçakçılık ve insan kaçakçılığı için aradığı adam da aynı adam. | Open Subtitles | إنه نفس الشخص التي تحاول إدارة مكافحة المخدرات أن تبني قضِية ضِده لتهريب المخدرات و الإتِجار بالبشر |
| Eskiden benim saçımda böyleydi. Hapisane için sigara ve peynir kaçakçılığı yapardım. | Open Subtitles | لقد استعملتُ شعري كهذا، استعملته لتهريب الجبن والسجائر للسّجن. |
| Evet, aynı zamanda salyangoz kaçakçılığı şebekesini nasıl çökerttiğini de anlattı. | Open Subtitles | نعم, ولكن أيضا أخبرنا كيف قبض على ! عصابة لتهريب الحلزون |
| Normal bir metal para gibi görünüyor ama casuslar bunun gibi cihazları soğuk savaş sırasında küçük mikrofilm ve mesajları kaçırmak için kullandılar. | Open Subtitles | يشاهد مثل تغيير الجيب العادي، لكن الجواسيس إستعملوا الأدوات مثل هذه أثناء الحرب الباردة لتهريب الميكروفلم الصغير جدا. |
| İçki işini Doğu Avrupa'dan insan kaçırmak için örtü olarak kullanıyordu. | Open Subtitles | كستار لتهريب اللاجئيين من أوروبا الشرقية |
| Kartelin kokaini kaçırmak için limanda kullandıklarıyla aynı. | Open Subtitles | لتهريب المخدرات, لقد وجدناها في المرفأ هذا صحيح. |
| Şimdi de Kargo şöförlerini kaçak malları havaalanından kaçırmak için kullanıyor. | Open Subtitles | لكن الآن أصبحَ يستخدم سائقي التوصيل لتهريب بضائعهِ عبر المطار |
| Sizden son haber aldığımda, uyuşturucu kaçakçılığından Teksas'ta hapisteydiniz. | Open Subtitles | آخر ما وصلني عنكما ، أنّكما كنتما في سجن تيكساس لتهريب المخدرات |
| Jack'le temasa geçip, Salazar'ı kaçırmaya çalışmanın artık gereksiz olduğunu söylememiz gerekiyor. | Open Subtitles | نحتاج للاتصال بـ(جاك) ونخبره أن محاولته لتهريب (سالازار) بلا فائدة |
| Ama Bay Lynch'i yurtdışına çıkarmak için gerekli hazırlıkları yapıyor. | Open Subtitles | ولكنه يقوم بالترتيبات لتهريب السيد لينش الى خارج البلاد |
| O konserve kutusu gibi binlercesini uyuşturucu kaçakçılığında kullanıyorlar. | Open Subtitles | علبة السرطان المحفوظ التى كنت تبحث عنها واحدة من آلاف يستخدمونها لتهريب المخدرات |