| İnsan onu korumak için bedeli ne olursa olsun ödemeye hazır olmalı. | Open Subtitles | على المرء أن يدفع أي ثمن لحمايتها. ألا توافقني؟ أجل، أوافقك كلياً. |
| Eğer ailem tehlikede olsaydı onları korumak için herşeyi yapardım. | Open Subtitles | لو كانت عائلتي في خطر لفعلتُ كلّ ما يلزم لحمايتها |
| Objeleri korumak için sarabilir ya da onu yere döşersin. | Open Subtitles | أجل، يمكنك لف أغراض به لحمايتها أو لوضع أرضية منه. |
| Onu koruyacak bir bağ, ama kötü düşünceli güçler vardı, karanlığın güçleri, kalbin güçleri. | Open Subtitles | علاقة لحمايتها. ولكان هناك قوى متآمرة، قوى الظلام، قوى القلب. |
| Bu hayvanları korumak için şimdi bir şey yapmazsak 10 yıldan daha az bir süre içinde soyları tükenebilir. | TED | وقد تنقرض.. خلال أقل من 10 أعوام.. إن لم نفعل شيئًا لحمايتها |
| Düşmanlarından korumak için bazı önlemler alınmalıydı. | Open Subtitles | وكنا بحاجة لاتخاذ إجراءات معينة لحمايتها من أعدائها |
| Güzelliğini korumak için gerçek bir erkek istiyor. | Open Subtitles | أنت لست رجل حقيقى السيدة تريد الرجل الحقيقى لحمايتها |
| Laurel'e ne kadar kızgın da olsan onu korumak için yapabileceklerini hayal bile edemiyorum. | Open Subtitles | كما جنون كما كنت في الغار، لا أستطيع أن أتخيل أنك لن تفعل أي شيء لحمايتها. |
| Doğayı korumak için her türlü saldırılara dayanıyordu ölümüne dek aniden, bir kaç ay önce. | Open Subtitles | و كان مستعدا للقتال لحمايتها من عبث الانسان حتي موته المفاجئ منذ عدة اشهر |
| Kardeşlerimle korumak için para aldığımız arabaları soyuyorlar. | Open Subtitles | لقد سطوا على عربة البريد التي يُدفع لي أنا وأخي لحمايتها |
| Yutmuş olsam bile, onu korumak için seni gönderdiğine asla inanmam. | Open Subtitles | حتى لو فعلت أنا لا أصدق هذا أبدا أنه كان يريد أن يرسلك لحمايتها |
| korumak için çok modern bir alarm sistemiyle donattım. | Open Subtitles | طلبت تركيب جهاز إنذار فائق التطور لحمايتها |
| Kızıma da endişelenmemesini, onu korumak için bir planım olduğunu söylerdim. | Open Subtitles | وسأخبر أبنتي ألا تقلق بأن لدي خطة لحمايتها |
| Sizin mevkinizde genç bir kadının kendisini koruyacak birine ihtiyacı var. | Open Subtitles | إمرأة شابة في منصبك بحاجة إلى شخص لحمايتها. |
| Ağacın bulunduğu konum kendi koruması için gizli tutuluyor. | TED | إن موقع هذه الشجرة بقي في الواقع كسر وذللك لحمايتها |
| Onu korumanın tek yolu işi kökünden halletmek değil mi? | Open Subtitles | أذا الطريقة الوحيدة لحمايتها هى ترك القضية, صحيح ؟ |
| Alt tarafı bir ada, John. Kimsenin korumasına gerek yok. | Open Subtitles | انها جزيرة جون لا أحد يحتاج لحمايتها |
| Burası bir ada John. korunmaya ihtiyacı yok ki. | Open Subtitles | انها مجرد جزيرة ياجون لا يحتاج أحد لحمايتها |
| Bana ayak takımının onun ismiyle uğraştıklarını anlatıyorsun, onu korumaya kalktığımda da beni eleştirip-- | Open Subtitles | لقد قلت لى كيف أن هذا القيل و القال يتناول إسمها فى البلدة و فى اللحظة التى رفعت فيها يدى لحمايتها ، قمت بمهاجمتى |
| Onları koruyabilecek en güçIü kişi sensin. | Open Subtitles | أنتَ الوحيد القوي بما فيه الكفاية لحمايتها |
| Buralar derhal korumamız gereken yerler arasında geliyor. | TED | ستصبح هي بالتأكيد في المواقع التي نحتاج لحمايتها |