| Kadın meraklısı kardeşimin aksine kendisi hayatını Emily'nin uğruna harcamakla meşgul. | Open Subtitles | لست مثل أخي هو مشغول للتخطيط لحياته مع إيميلي |
| Benim anladığım kadarıyla, bu tam olarak onun hayatını kurtarmak değil. | Open Subtitles | من وجهة نظرى لن يعتبر هذا إنقاذا لحياته إنه أشبه بإعطاء جسده لجواؤلد |
| Biraz tuhaf gelebilir ama oğlum benden hayatına geri dönmemi istedi. | Open Subtitles | حسناً,لربما هذا سيبدو غريباً بعض الشيء, لكن ولدي طلب عودتي لحياته. |
| Fakat, Bonica'nın dopdolu yaşanmış hayatına vasiyet olan acısını gördükçe, annemin acısının dayandıklarını hatırlamaya başlıyorum. | TED | ولكن عندما رأيت ألم بونيكا.. كوصية لحياته التي عاشها بالكامل.. بدأت أتذكر كل الأشياء التي يحملها ألم أمي |
| Birisi bana gülümsediğinde tek gördüğüm bir şempanzenin hayatı için yalvarışıdır. | Open Subtitles | عندما يبتسم لي أحد لا أرى سوى قرد يتوسل طلباً لحياته |
| Bildiği ya da sahip olduğu şey yüzünden hayatı tehlikedeydi. | Open Subtitles | هو خائف لحياته لأن الذي يعرف والذي عنده. |
| Bugünse bir motivasyon konuşmacısı. hayatının bütününde dönüştürücü güç olarak oyunu gösteriyor. | TED | و هو يتناول اللعب كقوة محولة لحياته بأكملها. |
| hayat arkadaşına başka bir plan yaptığını söyle, ve iğrenç kıçını vitese koy. | Open Subtitles | أخبر رفيق عمرك أن يجد خططاً أخرى لحياته وأضرب رأسك القذر عرض الحائط يا سحلية |
| Belki bir iki derin nefes işleri hızlandırır ve Richard da bir an evvel aşağıya, gerçek yaşamına dönebilirdi. | Open Subtitles | ربما شمها سيساعد قليلاً ربما تلك الطريقه تعيده لحياته الطبيعيه |
| Moo Yeol'ün annesi o doğmadan önce oğlunun hayatını inşaa etmişti. | Open Subtitles | انه مثل التخطيط, امه قبل ولادته خططت لحياته |
| hayatını bu esere ve onun en asil erdemlerine adayan bir adam için, belki de insanlığın en büyük eseri. | Open Subtitles | وتزهر بالحكمة وقد تكون أجمل أشكال التعبير عن الإنسانية وتكريس الرجل لحياته سعياً لتحقيقها أمر يدلّ على نبله |
| Oğlunun hayatını önemsiyor musun? | Open Subtitles | إذا كان لديكِ أي حب تجاه ابنك أو تهتمين لحياته من موته. |
| Hayır, dışarıda bir yerlerde yaşlı bir dul olarak yeni hayatını planlıyordur. | Open Subtitles | لا، إنّه بالخارج في مكان ما، يخطط لحياته الجديدة كعازب عجوز. |
| Bir zamanlar onu matematiğe çağıran, ve hayatına ve çalışmasına anlam kazandıran o gizli sese | Open Subtitles | ذلك الصوت الخفي، الذي دعاه ذات مرة إلى الرياضيات، وأعطاه معنىً لحياته وعمله، |
| Hayır. Sakinleşmesini istiyoruz. Rahatlasın ve hayatına bıraktığı yerden devam etsin. | Open Subtitles | لا نريده أن يطمئن ويشعر بالراحة ليحاول العودة لحياته العادية |
| Onun hayatına tekrar girersen, daha fazla zorluk ve acı yaratırsın. | Open Subtitles | إن عدتِ لحياته الآن ذلك سيتسبب فقط في زيادة المعاناة |
| Şerif'in özel hayatına burnumu sokmak rahatsız eder. Hayır. | Open Subtitles | لا أشعر بالراحة في أقتحام ملفات الشريف لحياته الخاصة |
| Demek istediğim herkesin hayatı değerlidir. Neler hissedebileceğini bilmiyorsun. | Open Subtitles | ما أقوله أن لحياته قيمة لا تعرف ما هو قادر على الشعور به |
| Yolunu kaybetmiş bir çocukken gördüğü kuyrukluyıldızla hayatı tekrardan anlam kazanıyor. | Open Subtitles | إنه مجرد فتى تائه، وبعد ذلك يرى مذنباً وفجأة يصبح لحياته معنى |
| Ben ise Carlo Mascarpone'nin hayatının farklı bir yönünü size sunmak istiyorum... ve eminim ki aynı zamanda buradaki diğer sanıklarınki de böyledir. | Open Subtitles | اريد عرض عليكم جزء اخر من حياة كارلو ماسكابوني وانا متأكد ان حياة باقي المدعي عليهم مشابهه لحياته |
| Bazılarınız bir işe yarayıp bir gün hayat kurtarabilir. | Open Subtitles | البعض منكم يريد أن يحقق شيئاً مفيداً لحياته يوماً ما |
| Bizim için diri olarak değerli olduğu sürece yaşamasına izin vereceğim. | Open Subtitles | لكن طالما أن لحياته قيمة، سأدعه يعيش ... |