| o kadar kötüydü ki pas vermeleri için diğer oyunculara para verirdi. | Open Subtitles | تعلم، انه كان سيئاَ لدرجة أنه كان يدفع للاعبين الآخرين لتمرير له |
| Şuan o kadar karmaşık nesneler tasarlıyorum ki, onları geleneksel yollarla tasarlamak benim için gerçekten imkansızdır. | TED | لذا ما أفعله حاليا هو أن أصمم أشياء بتعقيد لدرجة أنه كان من المستحيل فعلا أن أصممها بالطرق التقليدية. |
| Ondan sonra, kendinden o kadar utandı ki ne zaman eve biri gelse, sıvışıp giderdi. | Open Subtitles | وبعد ذلك أصبح يخجل من نفسه لدرجة أنه كان يختبئ حين يرى الأصدقاء قادمون |
| Ondan sonra, kendinden o kadar utandı ki ne zaman eve biri gelse, sıvışıp giderdi. | Open Subtitles | وبعد ذلك أصبح يخجل من نفسه لدرجة أنه كان يختبئ حين يرى الأصدقاء قادمون |
| Uçağa o kadar yakındım ki, arkada bulunan nişancıyı görebiliyordum. | Open Subtitles | كنت قريباً من الطائره المعاديه لدرجة أنه كان بأمكانى رؤية مشغل المدفع الخلفى |
| o kadar kötüleşmişti ki, biraz fazla traş kremi bile kullansa, suçluluk duyuyordu. | Open Subtitles | ساءت حالته جداً لدرجة أنه كان يشعر بالذنب إذا استخدم الكثير من كريم الحلاقة |
| Öyküde ikiniz de çok mutlusunuz, ...o kadar mutlusunuz ki uyandığına neredeyse üzülüyor. | Open Subtitles | أنتما سعيدان للغاية بتلك القصة سعيداً لدرجة أنه كان حزيناً عندما أفاق |
| - Evet, ama-- - yani o odaklanmayla, kimin vurduğunu görememiş olabilirsiniz, | Open Subtitles | - أجل ولكن .. - مركزاَ لدرجة أنه كان بوسعك رؤية القاتل |
| o kadar küçüktü ki, her yere sığabiliyordu. | Open Subtitles | لقد كان صغير الحجم لدرجة أنه كان يستطيع الدخول في أي مكان |
| Irkçı olmaktan çok korkuyordu ve o da, ona söylediğim şeyleri yaptı. | Open Subtitles | كان خائفاً بشدة من أن يكون عنصريا لدرجة أنه كان يفعل كل ما أقوله |
| Çocuk o kadar korktu ki az daha okulun ilk günü altına sıçıyordu. | Open Subtitles | الفتى الذي كان خائفاً جدا لدرجة أنه كان سيتغوط في سرواله أثناء يومه الاول في الصف |
| Hadi ama, o yüzdenmi başarılısınız. | Open Subtitles | كان ثملاً لدرجة أنه كان بإمكانك سرقة زائدته الدودية |
| Bu kast sistemi o kadar garipti ki bir siyah ve bir beyaz insanın sadece dama oynamak için Birmingham'da bir araya gelmesi yasaya karşıydı. | TED | كان هذا النظام الطائفي غامضًا جداً لدرجة أنه كان يُعد مخالفًا للقانون لشخص أسود وآخر أبيض مجرد لعب الشطرنج معاً في برمنجهام. |
| Diyebilirlerdi ki "Bu şehir o kadar şişko ki vali herkese rejim yaptırmak zorunda kaldı" | TED | كان بإمكانهم القول: "هذه المدينة سمينة جداً لدرجة أنه كان على العمدة جعل الناس تتبع حمية." |