| Şimdi kanıt odaklı hafıza röportajı yapabilme gücün var. | TED | والآن، لديك القوة لأن تتخطى المقابلات المبنية على الذاكرة. |
| Bak, küçük kızını seviyorsun şimdi, bunu yapabileceğine inanmalısın adamı durdurabilmek için gücün var. | Open Subtitles | انظر، أنت تحب فتاتك الصغيرة حسنا ً، صدق أنك تستطيع القيام بذلك لديك القوة لإيقافه |
| güce sahip olunca kadınları da elde edersin. | Open Subtitles | ، و عندما يكون لديك القوة فبالتالى يكون لديك المرأه |
| Sihir yapabilmen için etkisine dayanabilecek fiziki güce sahip olmalısın. | Open Subtitles | قبلأنتطلقالتعويذة... . يجب ان يكون لديك القوة الكافيه لمقاومة أثرها |
| Her kim canlı kalırsa kalsın, güç sende artık. | Open Subtitles | ليس هاماً من يخرج حياً أنت لديك القوة الآن |
| Ama gücünüz var ve sayıca çoksunuz. Ummadığı bir anda saldırabiliriz. | Open Subtitles | ولكن لديك القوة والجنود ، سوف نهاجم في وقت لا يتوقعه |
| Her şeyi yapabilecek güce sahipsin... ama artık harekete geçmelisin. | Open Subtitles | أنت لديك القوة لتجعل أي شئ يحدث لكن يجب أن تتصرّف الآن |
| Anlaşmamız gereğince, şimdi sen çiviyi sökme gücüne sahipsin. | Open Subtitles | بإحترامك لاتفاقنا انت الان لديك القوة لإزالة المسمار |
| Sen dişli birisin. İnsanlar sana saygı duyuyor. | Open Subtitles | لديك القوة والهيبة يحترمك الناس |
| Bak, bu olayın yatışmasını sağlayacak gücün var. | Open Subtitles | لأنهم بحاجة ماسة لمساعدتي لديك القوة لتجعل هذا الشيء أدراج الرياح |
| Olayın akışını değiştirecek gücün var. | Open Subtitles | فانت لديك القوة لتغيير المد والجزر في القصة |
| Bu işi burada bitirmeye ve yaptıklarını durdurmaya yetecek kadar gücün var. | Open Subtitles | لديك القوة لتتوقف هنا و توقف ما تفعله |
| Senin bu durumu düzeltme gücün var. | Open Subtitles | لديك القوة لتصوّب هذا. |
| Senin daha fazlasını yapma gücün var. | Open Subtitles | لكن لديك القوة لفعل المزيد. |
| İnsanlara yardım edebilecek güce sahip olup da birşey yapamamak moral bozucu olmalı. | Open Subtitles | لابدّ وأنّه أمر محبط بأن تكون لديك القوة لتساعد الناس ولكن لا تكون قادراً لفعل شيء |
| Bunu atlatacak ve öteki taraftan daha iyi biri olarak çıkacak güce sahip olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | أعلم أن لديك القوة لتتجاوز هذا وتخرج من الناحية الأخري رجلاً أفضل |
| Bu güce sahip olduklarını düşünmelerine izin vermen gerek ama sen bunu onlara vermezsen asla bilemezler, asla. | Open Subtitles | عليك فقط ان تجعلينهم يظنون ان لديك القوة لكن لن يعلموا ابدا مالم تعطينه لهم |
| Sadece güç sende olduğu sürece, sefiller. | Open Subtitles | . حقيرة فقط عندما يكون لديك القوة |
| - Silahı ver dedim, hemen. - güç sende. | Open Subtitles | اعطيني السلاح اللعين الأن - لديك القوة - |
| güç sende, İsa. Kudret sende. | Open Subtitles | لديك القدرة يامسيح لديك القوة |
| Sizi bu hâle getiren kişiye karşı gelebilme gücünüz var. | Open Subtitles | لديك القوة لتقاتل اي كان الذي حولك لهذا الشكل |
| Her şeyi yapabilecek güce sahipsin... ama artık harekete geçmelisin. | Open Subtitles | أنت لديك القوة لتجعل أي شئ يحدث لكن يجب أن تتصرّف الآن |
| Bir şeyleri değiştirme gücüne sahipsin. | Open Subtitles | سيكون لديك القوة على تغيير الأشياء |
| Sen dişli birisin. İnsanlar sana saygı duyuyor. | Open Subtitles | لديك القوة والهيبة يحترمك الناس |