| Sanırım geçen sefer rapor ettiğim kadının Başkan Joo'yla özel bir ilişkisi var. | Open Subtitles | أعتقد أن الفتاة التي تحدثت عنها آخر مرة لديها علاقة خاصة مع الرئيس |
| Büromuzun Orta Doğu'daki birkaç ülkeyle süregelen bir ilişkisi var. | Open Subtitles | شركتنا لديها علاقة قوية مع دول عدة في الشرق الاوسط |
| Onun bu işle bir alakası yok. Bırakın şu zavallı kızı gitsin. | Open Subtitles | لم يكن لديها علاقة بهذا أتركوا الفتاة المسكينة تذهب |
| Yakın zamanda öldürülen bir adamla gönül ilişkisi varmış. | Open Subtitles | كانت لديها علاقة عاطفية مع رجل قتل بالفترة الأخيرة |
| Rahmetli annesiyle de epey sağlıksız bir ilişkileri varmış gibi duruyor. | Open Subtitles | يبدو أيضا أن لديها علاقة غير صحية بدلا مع والدته المتوفاة. |
| Annenin bile yakın zamana kadar flamenko dans hocası ile bir ilişkisi vardı. | Open Subtitles | . الأم كان لديها علاقة غرامية مع مدرب الرقص الغجري حتى فترة قريبة |
| - Muhtemelen onun da ilişkisi vardır. | Open Subtitles | فالغالب لديها علاقة غرامية أيضاً. |
| Evlenmek üzere olduğum kadının bir ilişkisinin olup olmadığını bilmem lazım. | Open Subtitles | احتاج لمعرفة ان المرأة التى اوشك على الزواج منها ليس لديها علاقة عاطفية |
| Linda'nın bir ilişkisi var demiştin. | Open Subtitles | لقد قلت انك تعتقد ان ليندا كان لديها علاقة غرامية |
| Ki onun aynı zamanda Sam Giancana ile ilişkisi var. | Open Subtitles | والتي بدورها لديها علاقة بـ سام جيانكانا |
| Şirketimizin, Orta Doğu'daki birkaç ülkeyle süregelen bir ilişkisi var. | Open Subtitles | شركتنا لديها علاقة طويلة الأمد مع عدة بلدان من الشرق الأوسط |
| Galiba Linda'nın bir ilişkisi var. | Open Subtitles | اعتقد ان ليندا لديها علاقة غرامية |
| Öfke, hüzün... Bunlarla hiç alakası yok. | Open Subtitles | الغضب والحزن ، تلك العواطف ليس لديها علاقة |
| Güvenlik teşkilatı sana tuzak kurmuş. Bunun Rachel'la alakası yok. | Open Subtitles | الـأن.أس.أى ليس لديها علاقة براشيل. |
| Kocasıyla yüzeysel bir ilişkisi varmış. | Open Subtitles | كان لديها علاقة قلقة جداً مع زوجها. |
| Evet, kurbanla ilişkisi varmış. | Open Subtitles | نعم، كان لديها علاقة مع الضحية. |
| Bay Winslow ile de güzel bir ilişkileri varmış. | Open Subtitles | وترى كأنما لديها علاقة وثيقة بالراحل |
| Belki grupla ya da onunla, kişisel bir ilişkisi vardı. | Open Subtitles | ربما كان لديها علاقة شخصية بالفرقة أو معه |
| Madam Havering'in kahya Madam Middleton'la çok yakın bir ilişkisi vardı. | Open Subtitles | لديها علاقة حميمة بمدبرة المنزل السيدة "ميدلتون" |
| Savcıyla çok güçlü bir ilişkisi vardır. | Open Subtitles | لديها علاقة جيّدة مع المدعي العام. |
| Bana annemin McClaren ile ilişkisinin olup olmadığını sorduğunuzda, ...size hiç tanışmadıklarını söylemiştim. | Open Subtitles | عندما سألتيني هل والدتي لديها علاقة شخصية بـ (ماكلرين), لقد قلت لكِ لا |