"لذا لا يمكنك" - Traduction Arabe en Turc

    • Yani
        
    • yüzden
        
    Kumandalar da, tabii ki, deneyimin bir parçası, Yani onlarsız yapamazsınız. TED وحدات التحكم، بطبيعة الحال، جزءا من التجربة، لذا لا يمكنك بعيداً معها.
    Yani kuzenine-kuzenime dokunamazsın. Open Subtitles لذا لا يمكنك ان تلمس أبنه عمتك أبنة عمتي
    Yani bize hedefinin, Staples Center olup olmadığını bile söyleyemiyorsunuz. Open Subtitles لذا , لا يمكنك حتى يخبرنا وكان مركز ستيبلز هدفه المقصود؟
    Ama geri vermek zorundayım, o yüzden beğenmemen lazım. Open Subtitles حسناً، لكن علي أن أعيده لذا لا يمكنك أن تبدي إعجابك به
    Chandler, senin bir kız kardeşin yok, o yüzden bu şeyin ne kadar zoruma gittiğini anlayamazsın. Open Subtitles تشاندلر ليس لديك أخت لذا لا يمكنك أن تفهم كم يصدمني هذا
    Günü 24 saati birine bakmak nedir bilmiyorsun, o yüzden anlayamazsın. Open Subtitles أنت لا تدركين ما يعنيه أن تعتني بشخص طيلة اليوم لذا لا يمكنك أن تصدري حكمًا
    Sen benim iş ortağımsın şimdi Yani bana saçmalayamazsın tamam mı? Open Subtitles أنتِ شريكت عملي الآن لذا لا يمكنك الهُراء معي، مفهوم؟
    - Biz nişanlıyız Yani tavlayamazdın. Open Subtitles في الواقع، نحن مخطوبان لذا لا يمكنك الحصول على النادلة
    Yani artık dedektif olmadığına göre aslında çalışamazsın, değil mi? Open Subtitles لذا لا يمكنك عمل ذلك حيث لم تعدي محققّة بعد الآن، أليس كذلك؟
    Anahtarlar sende değil Yani arabayı çalıştıramazsın. Open Subtitles لا تستطيع الحصول على المفاتيح، لذا لا يمكنك تشغيل السيارة.
    Yani hayatının geri kalanını insanların seni redetmesinden korkarak geçiremezsin. Open Subtitles لذا لا يمكنك قضاء بقية حياتك خائفة من الرفض
    Artık eyalet korumasında değilsin Yani gidemezsin. Open Subtitles أنت لم تعد في نظام الولاية، لذا لا يمكنك الذهاب
    Zaten saha kenarından biletlerim var ve senden daha fazlasını elde edebilirim Yani bana rüşvet veremezsin. Open Subtitles لدي مقاعد أمامية مسبقاً، وأنا أجني أكثر مما تجنيه أنت لذا لا يمكنك أن ترشيني
    Ya da belki de siz öyle sanıyorsunuzdur ama sadece bir kez olmuştur, bu yüzden anlayamazsınız ve muhtemelen ülkenin bir ucuna gideceğinizden bunu anlayacak zamanınız yoktur. Open Subtitles أو ربما تظنها شرارة، لكنها حدثت مرة واحدة فقط، لذا لا يمكنك أن تتأكد حقًا، وليس هناك وقت لتعرف ذلك
    Seo Joon, çok iyi sindiremiyorsun bu yüzden buğday unundan yiyecekler yiyemezsin. Open Subtitles سيو جون لا يمكنك هضم الطعام جيدا لذا لا يمكنك اكل الطعام المصنوع من الدقيق
    Ama pastırma da var, o yüzden bana kızamazsın. Open Subtitles لكن عليها لحم مقدد، لذا لا يمكنك أن تغضبي
    O yüzden kimseye anlatamazsın, oldu mu? Open Subtitles لم أريه لأي أحدٍ من قبل لذا لا يمكنك إخباري أي شخص ، إتفقنا ؟
    Bazı soyağaçları en elit nesle sahip, "İskoç Kraliçesi Mary'nin soyundan geliyorum, sen ise gelmiyorsun bu yüzden golf kulübüme katılamazsın" diyen insanlar gibi. TED بعض الأنساب يملكون سلالة نخبوية مثل الأشخاص القائلين, اوه ، انا منحدر من سلالة ماري ملكة الإستكلنديين وأنت لا ، لذا لا يمكنك المشاركة في النادي
    Sen belkide benim burdan çıkış biletimsin, bu yüzden bana güvenebilirsin ya da Open Subtitles ربما تكوني تذكرة خروجي من هنا لذا لا يمكنك ان تثقي بي و إلا أعدك...
    Paran yok, bu yüzden yatamıyorsun? Open Subtitles ليس لديك نقود، لذا لا يمكنك النوم؟

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus