| Büyük Perhiz yarın başlıyor ve ben caymak için lezzetli bir şeyler istiyorum. | Open Subtitles | "الصوم الكبير سيبدأ غداً، يا أصدقاء وأنا أريد شيئاً لذيذاً لأتخلى عن هذا" |
| Ama onun kadar lezzetli bir şeyle karıştırırsanız, mesela çikolatayla, harika bir-- | Open Subtitles | لكن لو خلطت معه شئ آخر يكون لذيذاً أيضاً شيكولاتة أنت تعلم ، من الممكن أن تكون |
| Evet ve sahiden de lezzetliydi. O günleri hatırlıyorum da. | Open Subtitles | لا, وقد كان لذيذاً بحق ما زلت أتذكره حتى اليوم |
| - Hal, tabağını alayım. - Teşekkürler. Çok lezzetliydi. | Open Subtitles | ــ هال، دعني آخذ صحنك ــ شكراً، كان لذيذاً |
| Şimdi leziz kahvaltımızı yaptığımıza göre günün kalanı için giyinmenin zamanıdır. | Open Subtitles | حسناً ,والان بعدما تنازلنا إفطاراً لذيذاً وحان الوقت لنختار فستان اليوم |
| Bamya yapma yarışında onu alt ettiğimde zaferim daha tatlı olacak. | Open Subtitles | سيكون الامر لذيذاً اكثر عندما اقوم بتحطيمه في مسابقة اعداد الغامبو |
| Yemek çok güzeldi. | Open Subtitles | كره الرجال لقد كان لذيذاً حقاً |
| Ryan... Mimarlık için, matematik ve fizik almaya başladı; ve "moo shoo" lezzetli gibi. | Open Subtitles | رايان سيأخذ دروس فيزياء والرياضيات وهذا الطعام يبدو لذيذاً |
| Bir komşunuzu akşam yemeğine davet etmişsiniz ve hafif ve lezzetli yiyecekler sunmuşsunuz. | Open Subtitles | قمت بدعوة أحد الجيران لتناول العشاء و أحضرت طعاماً لذيذاً |
| Ama o çocuk elma olsa gerçekten çok lezzetli olurdu. | Open Subtitles | ... لكن لو كان ذاك الولد تفاحة سوف يكون لذيذاً |
| Söylediklerimi yaparsan her şey çok daha lezzetli olacak. | Open Subtitles | افعل ما اقوله تماماً وكل شيء سيصبح لذيذاً |
| Hanımefendileri yemeğinin lezzetli olduğunu söyledi. | Open Subtitles | سيادتُها قالت أن أخبركِ بأن العشاء كان لذيذاً |
| Üçünüze lezzetli birer kıç öpücüğü verecekler. | Open Subtitles | أنتم الثلاثة ستتناولون شيئاً طيباً، لذيذاً رائع المذاق من خدمات التملق |
| Çok da lezzetliydi. En iyisi bu işi tek başıma yapmam. | Open Subtitles | و لكن بالرغم من ذلك ظل يقاتل حتى النهاية و بشجاعة لقد كان شجاعاً جداً , و لذيذاً أيضاً |
| Hayır, hallediyoruz. Sağ ol. Fırında makarna çok lezzetliydi. | Open Subtitles | لا, لا متمكنين من ذلك شكراً لقد كان برغر الجبنة لذيذاً. |
| Eleştirmenin fikrini değiştiren sıçandan yaptığı güveç oldu ve gayet de lezzetliydi. | Open Subtitles | ما حدث أن الناقد غير رأيه لأن الفئران صنعت حساء و كان لذيذاً |
| tatlı dağıtan adam dindilin teki ama yemekler çok leziz. | Open Subtitles | رجل المُحلّيات أحمق لكنّ الطّعامَ كان لذيذاً |
| Evet. Kulağa son dakikada leziz gelmiyor mu? | Open Subtitles | ألا يبدو ذلك لذيذاً كخيار اللحظة الأخيرة؟ |
| Parti çok güzeldi, yemekler çok lezzetliydi. | Open Subtitles | حفلة رائعة, والطعام كان لذيذاً |
| Geçen haftaki pazılar lezizdi. | Open Subtitles | الكرنب الذى أحضرتة سابقاً كان لذيذاً |
| İyi geceler vede teşekürler deyin bakalım. - Annie, akşam yemeği harikaydı. | Open Subtitles | قل لهم تصبحون على خير آني، العشاء كَانَ لذيذاً |
| Büyük ihtimalle organik ve tadı kötü, koca bir tencere güvecim var. | Open Subtitles | لديّ طبق كبير هو تقريباً طعام عضوي وليس لذيذاً |
| Aynı fikirdeyim. Enfes olurdu. Ama yaban turpumuz yok. | Open Subtitles | أوافقك الرأي، سيكون ذلك لذيذاً لكن ليس لدينا أياً منه |
| güzel bir yemek yiyip, ardından da limuzinle gezeceğimizi söyledin. | Open Subtitles | قلتَ أنّك ستحضّر غداءً لذيذاً ثمّ سنقوم بجولة في الليموزين. |
| İster inan, ister inanma ama burada Çok güzel yemek yapıyorlar. | Open Subtitles | في الحقيقة هم يعدون طعاماً لذيذاً هنا صدقي ذلك أو لا |
| Bu bal hakikaten lezzetliymiş! Bu işi yapmak isterdim! | Open Subtitles | هذا العسل لذيذاً جداً أريد أن أجرب أنا أيضاً |