| Bu zaman kapsülü, tek yolculuk için yetki verilmiş bir kontrol diski algıladı. | Open Subtitles | لقد رصدت مركبة الزمن هذه حضور قرص تحكم مصرح به، صالح لرحلة واحدة |
| Avery Cayman gezisine beni de götürüyor. | Open Subtitles | انها مجرد هذه الأشياء أفيري جعلنى أحضر لرحلة كايمان |
| Pensilvanya Hollanda bölgesine bir gezi düşünüyormuş. | Open Subtitles | تخطّط لرحلة في عطلة الأسبوع إلى بينسلفانيا داتش كونتري. |
| Fakat neden bir yolculuğa çıkar gibi hazırlık yapıp bir bebeği terk edesin ki? | Open Subtitles | ولكن لماذا يحزمون كل أمتعتهم وكأنهم ذاهبون لرحلة ثم يتخلون عن الطفلة ؟ |
| Aslında baba-oğul rafting gezisi için plan yapıyorduk. | Open Subtitles | في الواقع ، كنا نخطط بالذهاب لرحلة بركوب النهر السريع مع الآباء |
| Atina'ya giden 1066 nolu uçuş için son çağrı. | Open Subtitles | هذا النداء الأخير لرحلة 1066 المتجه لأثينا |
| Ölüsüzlük boyunca büyük yolculuğun başlangıcıydı, yeni hayatta her gün güneşle yükselen gökyüzündeki alev gölü boyunca Tanrıları ve krallarının sabah gemisiyle geziye çıktığı yerde. | Open Subtitles | ولكنه بالنسبة لهم هو البداية لرحلة طويلة خلال الخلود حيث تقود آلهتهم وملوكهم سفينة الصباح |
| Sanırım son dört yıldır bu üç haftalık seyahate ait anılarımı 25 dakika gibi bir zaman içinde harcadım. | TED | وعلى الأرجح أنني أستهلكت ذكرياتي لرحلة الثلاث أسابيع تلك، أستطيع القول، لحوالي 25 دقيقة في السنوات الأربع الأخيرة. |
| Lufthansa Havayolları 6240 nolu Los Angeles uçuşu için son çağrı. | Open Subtitles | النداء النهائى لرحلة رقم 6240 المتوجهة للوس انجلوس |
| Uzun bir yolculuk geçireceğimiz için, kendimi yoracak egzersizler yapıyorum sadece. | Open Subtitles | بما اننا سنستقل الطائرة لرحلة طويلة، علي اولا أن اتمرن كفاية |
| Sadece bir kişi ve bir yolculuk için yeterli güç var. | Open Subtitles | هناك طاقة تكفى شخصا واحدا لرحلة واحدة، هل تذكر؟ |
| Şimdi, Bay Zbornak, sizi bu haftanın eğitim gezisine götürecek. | Open Subtitles | الأن, السيد سيبورناك سيأخذكم لرحلة لهذا الأسبوع |
| Ta ki, geçen hafta şu kayak gezisine çıkana kadar. | Open Subtitles | حتى ذهبنا لرحلة التزلج تلك في نهاية الاسبوع |
| Nelson fakir olabilir, ama eminim ki bugünkü gezi için yedi doları vardır. | Open Subtitles | ربما أن " نيلسون " فقير لكن بالتأكيد لديه 7 دولار لرحلة اليوم |
| Perşembe günkü gezi için herkes izin kâğıtlarını getirdi mi? | Open Subtitles | هل أنتم جميعاً سلمتم الأوراق لرحلة يوم الخميس؟ |
| yolculuğa bu şekilde hazırlanmak gayet iyidir. | Open Subtitles | إنه لأمر حسن أن تستعد لرحلة بهذه الطريقة |
| yolculuğa bu şekilde hazırlanmak gayet iyidir. | Open Subtitles | إنه لأمر حسن أن تستعد لرحلة بهذه الطريقة |
| Amsterdam'a eğitim gezisi için para toplamaya çalışıyoruz. | Open Subtitles | نحن نحاول أن نجمع المال لرحلة حقل في امستردام |
| Nil kıyısında bir tatile ne dersin? | Open Subtitles | كيف يمكن لرحلة قليله أسفل النيل تناسبك؟ |
| Almanca özel ders veriyorum. seyahat parasını neredeyse biriktirdim. | Open Subtitles | أنا أقوم بالتدريس باللغة الألمانية , عندي ما يكفي لرحلة .. |
| Senin için bir Avrupa seyahati planlıyorum. | Open Subtitles | لاحقاً .. اني اخطط لك لرحلة إلى اوروبا ستكون جميلة |
| Eve dönüş yolculuğu hazırlıklarınızda size bir yardımım olabilirse... | Open Subtitles | حسنا، إن كا بمقدوري أن أقدم لكم أي عون في تحضيركم لرحلة الإياب |
| Bu hafta sonu da dağ yürüyüşüne gitmek zorunda mısın? | Open Subtitles | أيجب أن تذهب لرحلة على الأقدام هذا الإسبوع ايضاً؟ |
| Haftaya nereye gitmeyi planlıyordu? | Open Subtitles | ماذا، هل كانا يخططان لرحلة الأسبوع القادم؟ |