Başka parçacıkları ışık hızına yakın bir hıza çıkardığımızda onlar da sanki gittikçe ağırlaşıyorlarmış gibi daha da fazla direnmeye başlarlar. | Open Subtitles | عندما نحاول تسريع جسيمات أخرى أقرب و أقرب لسرعة الضوء تُقاوم أكثر و أكثر كما لو أنها تُصبح أثقل و أثقل |
Sıcak gaz nozülün ağzına çarptığında füzenin ses hızına ulaşabilmesi için nozül sıcak gazın akışını yönetecek! | Open Subtitles | والفوهة تطلق سيل من الغازات التى يمكن أن تصل لسرعة الصوت عندما تصل للفوهة |
- Düz gitmem gerek. Yoksa havalanmak için hız kazanamayız. | Open Subtitles | يجب على الطائرة أن تستقيم أولاً، بحاجة لسرعة كافية للأقلاع. |
XL: Kesinlikle, bilimin herhangi keyfi hız limitleri olmadığı, çok heyecan verici bir dönemde yaşıyoruz, yalnızca bizlerin hayal gücüne bağlı kalıyor. | TED | شو: بالفعل، نحن نعيش لحظة مثيرة جداً حيث لا يوجد حدود لسرعة العلم بل هو يعتمد فقط على مخيلتنا. |
Ben Kaptan Kirk. Telsiz için yamulma hızı gerek. | Open Subtitles | هنا الكابتن كيرك أحتاج لسرعة كبيرة لإصلاح هذا الراديو |
Bu takdire şayan düşünce ışığın hızını ölçmeye ön ayak oldu. | Open Subtitles | قادت تلك الرؤية المذهلة الى وضع قياس لسرعة الضوء |
Eğer çok zorlarsak uzaya çıkış hızına ulaşamadan motorların yanacağı konusunda biraz endişeliyim. | Open Subtitles | أنا قلقة بعض الشيء من أننا أذا دفعناها بقوة أن تحترق قبل أن نصل لسرعة الهروب |
Her nasılsa ışık hızına geçiyoruz kapıyı aç... | Open Subtitles | ،بطريقة ما تحولنا لسرعة الضوء .. إفتح هذا الباب |
Footprint'i dengeleyemezsek, kaçış hızına asla ulaşamayacağız. | Open Subtitles | إلّا أننا لن يمكننا الوصول لسرعة الانطلاق من دون مخططات مستقرة |
Avcıları içeri alın ve ışık hızına geçmeye hazırlanın. | Open Subtitles | ضع هذه المقاتلات على ظهر السفينة وتحضر لسرعة الضوء |
Tüm avcılar geri dönün! Işık hızına geçmek üzereyiz. | Open Subtitles | على كل المقاتلات العودة نحن نتحضر لسرعة الضوء |
O yüzden delemedik onu. Herhalde 12 ila 14 deniz mili hız yapıyordur. | Open Subtitles | و لذا لم نستطع الحاق ضرر بها , على الأغلب هى قادرة على الوصول لسرعة 12 أو 14 عقدة |
O yüzden delemedik onu. Herhalde 12 ila 14 deniz mili hız yapıyordur. | Open Subtitles | و لذا لم نستطع الحاق ضرر بها , على الأغلب هى قادرة على الوصول لسرعة 12 أو 14 عقدة |
Seksen mil hız yapıyormuş. Buzda araba kaymış, gelen bir arabayla çarpışmış. | Open Subtitles | وصلت لسرعة 80 ميل عندما انعطفت منحنى مغطى بالثلج |
Ama Einstein, ışık hızının evrendeki en uç hız olduğunu söylüyor, bu yüzden yerçekimi anlık olamaz. | Open Subtitles | لكن اينشتين قال ان سرعة الضوء هو الحد لسرعة الكون ، إذن الجاذبية ليست لحظية |
Neyse ki, günümüz asansörleri saatte 70 km hızda hareket ederek çok daha hızlıdırlar, gelecekte sürtünmesiz magnetik raylar kullanma ihtimaliyle birlikte daha yüksek hıza bile çıkılabilir. | TED | لحسن الحظ، مصاعد اليوم أسرع بكثير، بسرعة تفوق 70 كيلومترًا في الساعة وهناك احتمال كبير لاستعمال مقصورات المصاعد لسكك توجيه مغناطيسية عديمة الاحتكاك مستقبلًا، وذلك لسرعة أكبر. |
Biraz geri sürelim. 140 km hıza ulaşmak için yeterli yolumuz yok. | Open Subtitles | من الأفضل أن نتراجع ليس هناك طريق يكفى للوصول لسرعة 88. |
Biraz geri sür Doktor. 140 km hıza ulaşmak için yeterli yolumuz yok. | Open Subtitles | من الأفضل أن نتراجع ليس هناك طريق يكفى للوصول لسرعة 88. |
Astronotlar aynı zamanda, ışık hızı süratlerine erişimde öldürücü ivmelerle baş etmek zorundalar. | Open Subtitles | يجب على رواد الفضاء أيضاً التغلب على مشكلة التسارع القاتل عند الوصول لسرعة الضوء بسرعة |
İlk sayfada kablolarla ilerleyen elektriğin ve uzayda ilerleyen ışığın şaşırtıcı hızını anlatıyor. | Open Subtitles | انظروا إلى هذه الصفحة الأولى تصف السرعة المدهشة لسرعة الكهرباء خلال الأسلاك |
O elindekiyle bize ne kadar hızlı saldırabilirsin ki? | Open Subtitles | كم من لسرعة تعتقد أنك تستطيع الوصول إلينا بذالك الشيء؟ |
Diğer Jacob'un ne kadar çabuk öldüğünü düşünürsek fazla zamanım yok. | Open Subtitles | ونظرا لسرعة موت جاكوب الآخر لا أظن أنا لدىَ الكثير من الوقت المتبقي |