| - Biz salyangoz alacagiz. - Bir içki daha istiyorum. | Open Subtitles | ـ إننا نتناول الحلزون أيضاً ـ أظن إنّي بحاجة لشراب آخر |
| Gel sana bir içki ısmarlayayım. | Open Subtitles | أنا لا أعرف بشانك ، ولكنني بحاجة لشراب سأشتري لك سوف تكون هدة الوداع |
| Ama bir sonraki bölüm için bir içki almalısın. | Open Subtitles | لكن أظن أنك ستحتاج لشراب من أجل الجزء التالي |
| Peki, Sizi bilmem ama, benim bir içkiye ihtiyacım var. | Open Subtitles | حسنا، أنا لا أعرف ما تفعلون , لكنّي أحتاج لشراب. |
| - Sonra onu bir içkiye davet ederim. - Veya bir dilim pizza yemeye. | Open Subtitles | ثم أدعها للخروج لشراب أو قطعة من البيتزا |
| Tanriya sükür evdesin. çaresizim ve Yoo-hoo* içmem lazim. | Open Subtitles | شكراً لله أنكِ بالمنزل، إني في أمسّ الحاجة لشراب اليو هو |
| İçki istersin diye düşündüm biraz da arkadaşlık. | Open Subtitles | فكرت فى أنكِ قد تحتاجين لشراب و بعض الرفقة |
| Vernon bize bir içki alırken güzel bayanla sohbet edebilir miyiz? | Open Subtitles | شباب ، سلوا السيدة الفاتنة بينما يدعوني فيرنون لشراب |
| - Size katılacağız ama sadece bir içki. | Open Subtitles | سننضم إليك، في الواقع لكن لشراب واحد فقط |
| Yerleşim alanı 3'e gidiyoruz. Hadi bakalım. Bunu sık sık söylemesem de, bence şu an bir içki çok makbule geçerdi. | Open Subtitles | المأوى 3، هيا، لا أقول هذا عادة لكن أظن أن الجميع بحاجة لشراب |
| Cebimde sadece bir içki için param vardı. | Open Subtitles | كان عندي فقط مايكفي من المال في جيبي لشراب |
| Sana borçlandım. Sana bir içki ısmarlayayım. | Open Subtitles | حسنا ، أنا مدين لك اسمح لي أن أدعوك لشراب |
| Peki. Bir içki çok iyi olurdu. Eminim sende içmek istersin. | Open Subtitles | حسناً , أنا بالتأكيد أحتاج لشراب , وأراهن أنك تريد واحداً أيضاً |
| Buraya ara sıra geldiğini duydum. Bu gece de biraz içkiye ihtiyacın olacağını düşündüm. | Open Subtitles | سمعت بأنك تأتي هنا فاعتقدت أنك قد تحتاج لشراب |
| Kahretsin.Bir içkiye ihtiyacım var.İlgilenen var mı? | Open Subtitles | اللعنة ، أنا أحتاج لشراب هل يريد أحدكما شرابا؟ |
| Evet, kardeşi ağlamadan duramıyordu. Çok üzücüydü, sanırım bir içkiye ihtiyacı vardı. | Open Subtitles | نعم، كان أخوه يبكي كان الأمر محزناً، أظنه كان بحاجة لشراب |
| Evet, içkiye ihtiyacım olduğunu düşünüyordum ama sonra gerçekten ihtiyacım oldu. | Open Subtitles | نعم. ظننت أني أحتاج لشراب من قبل، إحتجت لواحد بعد ذلك حقا. |
| Zor bir gün geçirdim ve sağlam bir içkiye ihtiyacım var. | Open Subtitles | لقد كان يوماً عصيب و أنا في حاجة لشراب قوي |
| Al benden de o kadar. Bir şeyler içmem lazım. | Open Subtitles | هذا يجعل الإثنان منّا أنا بحاجة لشراب |
| Gitme vakti geldi. Şuan kakaolu içecek ya da kedi yavrusu için hiç zamanım yok. | Open Subtitles | حان وقت الذهاب ليس لدي وقت لشراب الكاكاو أو الهررة |
| Onu yarın için öğle yemeğine ya da bir şeyler içmeye davet et. | Open Subtitles | إسألها إذا بأمكانك دعوتها للغداء أو لشراب غداً |
| Seni içki içmek için dışarı çıkarıp, benimle yeni bir galeriye başlamanı isteyecektim. | Open Subtitles | كنت سأدعوك خارجا لشراب و اسألك ان تبدأي معرضاً معي |
| Etrafta zıplayıp "buna bir Margarita içilir" demen gerekirdi. | Open Subtitles | ''! هذا يدعو لشراب المارجريتا'' |
| Ve Ivan diyor ki, ‘Biliyor musun? Yemeğimle içecek bir şey alacağım.’ | TED | و إيفان يقول ، " تعرف ماذا ؟ أحتاج لشراب مع غدائي ." |
| Eve gidip bir şeyler içelim. | Open Subtitles | دعنا نَذْهبُ إلى مكانِي لشراب هادئ. |