| Onun oyununu hiç oynamadım, bu büyük sorun. | Open Subtitles | لم ألعب لعبته تلك من قبل، تلك هيّ المعضلة بالأمر. |
| Bu adamlar onun oyununu oynamaya ikna ediliyor. | Open Subtitles | لقد تم التلاعب بأولئك الشباب ليتورطوا في لعبته |
| Bu namussuzu kendi oyununda alt etmenin bir yolu olmalı. | Open Subtitles | يجب ان تكون هناك طريقة لهزيمة هذا الملعون في لعبته |
| Ama bu hafta canice sonuçlanan "oyun" adı verilen bir vakaya daha rastlanıldı. | Open Subtitles | الأسبوع الماضي، تم العثور على لعبته مع نتائج مذهلة |
| Oynadığı oyunun bir parçası olan bu mektupların hepsinde bir de kelime bulmacası yer alıyordu. | Open Subtitles | هذه الرسائل, وكلهم كانوا مرفقين بأحجية للبحث عن الكلمة كانت جزءا من لعبته |
| Biliyorsun yetişkin bir adam oyuncağı çalındığı için bu kadar üzüleni görmedim. | Open Subtitles | تعرف أنا لم أرْ أبدًا رجلاً بالغـًا غاضبـًا على سرقة لعبته هكذا |
| Yani, o en sevdiği oyuncağını... ya da evcil kaplumbağasını kaybetmedi. | Open Subtitles | اعني ليس و كأنه فقد لعبته المفضلة او سلحفاته الأليفة |
| Demir Adam'ın ne yaptığı veya neye inandığı senin için önemli değil o sadece bir oyuncak sana göre | Open Subtitles | ليس لديكَ أيّة فـكره ، ماذا يجعل الرجل الحديديّ يعتقد بأن تلك لعبته |
| Evet. Ben onun oyununu hiç oynamadım, sorun bu. | Open Subtitles | لم ألعب لعبته تلك من قبل، تلك هيّ المعضلة بالأمر. |
| oyununu tamamlamak için yapması gereken tek bir şey kaldı... | Open Subtitles | هنالك شيء واحد يحتاج للقيام به ليتم لعبته وذلك.. |
| oyununu onurlandırmak ve korumak centilmence avlanmak ve Yaradanla yarattıklarını onurlandırmak avcının şerefidir. | Open Subtitles | إنه لشرف الصياد الذي يحمي، و يحافظ على لعبته و يصطاد بشكل مثالي، و يُحترم الخالق و مخلوقاته، |
| Onun oyununda ölüp gitmemize izin veremem. | Open Subtitles | ألا نتمكن من المخاطرة بسقوطك في لعبته هناك ؟ |
| Bu adi herifi kendi oyununda yenebileceğimi biliyordum. | Open Subtitles | علمت أني سأهزم هذا الأحمق في لعبته الخاصة |
| Ama sen kurallara aşinâsın. Onun oyununda kural yok ki. | Open Subtitles | لعبتك تحكمها قواعد اما لعبته فليس لها اي قواعد |
| Bu sadece beni berbat etmek için oynanan küçük bir oyun. | Open Subtitles | حسناً؟ إنه جزء من لعبته الضئيلة كى يسخر منى |
| Bak, bütün bunlar onun için bir oyun gibi, ve o kazanmak için hepimizi öldürmeye kararlı. | Open Subtitles | تيدو, وكانها كانت لعبته, وانه كان مصمما على الفوز بها عن طريق قتلنا جميعا. |
| Belki bu da onun için bir oyundur belki de o zamanki yaptığı oyunun değiştirilmiş bir şeklidir. | Open Subtitles | ربما كانت هذه مجرد لعبة بالنسبة له وان هذه مجرد نسخة معقّدة من لعبته تلك |
| Leonard'ın da oyuncağı var ve hiçbir zaman açmayacak yani kırık olduğunu bilmeyecek. | Open Subtitles | "لينارد" لديه لعبته ولن يفتحها أبداً لذا لن يعرف أنها مكسورة أبداً |
| Ben, sen ve senin şu soysuz ev arkadaşların oğlumun odasına dalıp uykusundayken en sevdiği oyuncağını çaldınız. | Open Subtitles | بن , أنت و شركائك المنحطين إقتحمتم غرفة طفلى بينما كان نائماً و سرقتم لعبته المفضلة |
| - ...yeni parlak bir oyuncak bulmasını istemiyorsun. | Open Subtitles | لعبته الجديدة اللامعة التي يفضلها .لقد إنتهينا هنا |
| - Oyunu onun gibi oynamıyorsun. - Oynamaya çalışıyordum. Patakladı beni. | Open Subtitles | أنت لا تلعب لعبته حاولت أن ألعبها ، ولكنه هزمني |
| Uyku, arkadaşımın oyununa katılmam neticesinde tüm gece boyu yaşadığım utancı gidermemişti. | Open Subtitles | النوم لم يُبدّد العار الذي شعرت به طوال المساء لأنّي شاركت صديقي في لعبته. |
| Bu da bütün planı suya düşürmüş. | Open Subtitles | انتهى به المطاف مُدمّراً لعبته بالكامل بدلاً من ذلك. |
| Onu tuzağa düşürecek şey de oyununun bir parçası olacak. | Open Subtitles | إنها جزء من لعبته وهذا هو الشييء الوحيد الذى يحتجزه. |
| Oynadığı Oyunu anlamanın tek yolu o oyuna katılmak. | Open Subtitles | والطريقة اوحيدة لاكتشاف لعبته عي ان نلعبها معه سأعطيه ما يريد تماما |
| Onu kendi uydurduğu oyunda yenebilmek için çok heceli kelimeleri araştırdım. | Open Subtitles | حسناً، انا مندهشة بحقيقة انني ادرس الكلمات متعددة المقاطع فقط لأهزمه في لعبته الخاصة |
| Bu oyunda sadece bir piyondun. | Open Subtitles | لقد كنت حلقة ضمن لعبته |