| uzun zamandır taşıdığın korkuyu çağırmanı istiyorum. | Open Subtitles | أريدك أن تستجمع الخوف الذي حملته لفترةٍ طويلة |
| Şerif departmanını çok uzun zamandır idare ediyor zaten. | Open Subtitles | لقد غطّى أخبار مكتب المأمور لفترةٍ طويلة. |
| Böyle bir bilgeliğe ulaşman için uzun zamandır bu gezegende olmalısın. | Open Subtitles | عليك أن تكون على قيد الحياة لفترةٍ طويلة جدًّا، حتّى تحظى بهذا النوع من الحكم. |
| Bunlar seni öldürmeyecek şeyler, daha çok seni perişan hale sokup ve daha da kötüleşmeni sağlayan ve uzun süre devam eden şeyler. | Open Subtitles | هي أشياء لا تودي بحياتك، لكنّها تجعلك بائساً بشدّة و تشعر أنّك بحالة جد مروِّعة، و هي تدوم لفترةٍ طويلة من الزمن. |
| Ne oldu bak, uzun süre boyunca Will'in yarısı kadar bile adam demeyeceğin biriyle birlikteydim ve terk edildim. | Open Subtitles | الذي حدث أنني كنت مع شاب لفترةٍ طويلة لم يكن بنصف رجولة ويل وبعدها تخلى عني. |
| savaşların sonuçlarını etkilediler ve insan sağlığına uzun süredir zarar vermekteler. | TED | ولقد أثر تواجدها في نتائج الحروب، كما وقد عرقلت صحة الإنسان لفترةٍ طويلة. |
| İnsanlar tutsak olmadıklarını unutacak kadar uzun süredir bu duvarların arasında yaşadı. | Open Subtitles | الناس قد عاشوا خلف هذه الجدران لفترةٍ طويلة, لقد نسوا, هم ليسوا سجناء |
| Çok uzun zamandır ayrıydık, | Open Subtitles | إنه , بأننا كنا متفرقين لفترةٍ طويلة |
| Belki... belki de çok uzun zamandır yollardayım. | Open Subtitles | ربما لأنني قد كنت بالطريق لفترةٍ طويلة. |
| İyi ama, birbirimizi uzun zamandır, gördüğümüz söylenemez. | Open Subtitles | بالواقع ، إننا لا نواعد بعضنا لفترةٍ طويلة ،إنهُ أمرٌ مفهوم لو... |
| Tamara, bunu uzun zamandır hayal ediyordum. | Open Subtitles | تمارا)، لقد حلمت بهذا الأمر لفترةٍ طويلة) |
| Onu uzun zamandır tanımıyonum, ama... | Open Subtitles | لمْ أعرفها لفترةٍ طويلة ... و لكنّها |
| uzun zamandır buradayım. | Open Subtitles | لقد عشتُ هنا لفترةٍ طويلة |
| Tek bildiğim uzun süre burada kalamayacağım. | Open Subtitles | كل ما أعرفهُ أني لا يمكنني البقاء هنا ليس لفترةٍ طويلة |
| Bir yerde çok uzun süre kalırsa insanın ayakları yosun tutar. | Open Subtitles | الوقوفُ في مكانٍ واحدٍ لفترةٍ طويلة ينمي الطحلبَ على قدميك |
| Bu çitin arkasında çok uzun süre saklandım. | Open Subtitles | لقد كُنت مُختبِئاً في داخِل السّياج لفترةٍ طويلة للغاية |
| Artık uzun süredir beraber olduğunuzu biliyorum ve kurulu bir gösteri için değişim zor olabilir. | Open Subtitles | أعرف أنكم كنتم مع بعض لفترةٍ طويلة والتغيير قد يكون صعباً على العروض |
| uzun süredir yapıyorum. | Open Subtitles | لقد انتظمتُ على تناولها لفترةٍ طويلة. |
| uzun süredir buradasınız. | Open Subtitles | عملٌ جيد، أيها العميل -إنك بهذا لفترةٍ طويلة |