| Buralar tam bok deliği. Neden burada buluşmak zorunda olduğumuzu anlamıyorum. | Open Subtitles | هذا الحي حفرة من القذارة فعلا لا أعرف لم أصررت على لقائي هنا؟ |
| Eğer bugün kıçımı kaydetme veya sonradan beni görmek isteyen. | Open Subtitles | إنقاذك حياتي اليوم أم رغبتك في لقائي بعدئذٍ. |
| Sizinle görüşmek için mi yoksa öldürmek için mi, bekleyip göreceğiz. | Open Subtitles | ما إذا كان سيكون لقائي معك أو قتلك تبقى المسألة نفسها |
| Bunu yıllar önce yazmıştım, Başkan'la tanışmadan çok zaman önce. | Open Subtitles | كتبتُ ذلك قبل سنوات قبل فترة طويلة من لقائي بالرئيس |
| John ile tanışmak büyük mutluluğun keşfi ve büyük mutsuzluğun yok edilmesiydi. | TED | كان لقائي بجون بمثابة إكتشاف قمة السعادة وأيضا القضاء على التعاسة الكبرى، |
| Onunla tanıştığım andan itibaren beni parmağında oynattı. | Open Subtitles | لقد جعلتني كخاتم في إصبعها منذ لحظة لقائي بها |
| Bu kadar kısa sürede benimle buluştuğun için teşekkürler. | Open Subtitles | مرحبا، شكراً على لقائي بعد إخطارك بمدة قصيرة |
| Güzel bir duş aldıktan sonra Matthew McConahey'yle buluşmak için stüdyoya gittim. | Open Subtitles | وبعد ذلك بقليل، تمطر حديثا واستثنائي، اضطررت الى الاستوديو لقائي مع ماثيو ماكونهي. |
| buluşmak istedi, ama ona cehenneme gitmesini söyledim. | Open Subtitles | أراد لقائي لكنّي أخبرته أن يذهب إلى الجحيم |
| Bana burada buluşmak için not bırakmışsın, sebebini yazmamışsın. | Open Subtitles | لقد تركتَ لي ملاحظة تقول أنكَ تريد لقائي هنا دون أن تقول لماذا |
| Büronuzdan beni neden görmek istediğinizle ilgili bir bilgilendirme yapılmadı. | Open Subtitles | -تشرفت . لم يذكر مندوب مكتبك سبب رغبتك في لقائي. |
| Radyo müdürü işten sonra beni görmek istiyormuş. | Open Subtitles | مدير المحطة يريد لقائي بعد الدوام |
| -Bay Kidney beni görmek istiyor. | Open Subtitles | -السيد "كيدني" طلب لقائي -السيد "كيدني" غادر , سيدي |
| Hayır, ben de sizin kadar görüşmek istiyordum. | Open Subtitles | لا, أردت لقائك بقدر ماتريد لقائي أنا أحب كتاباتك |
| Benimle görüşmek istediğini söyleyen bir mektup yazmış ama mektup elime hiç geçmedi. | Open Subtitles | أرسلت لي طالبة لقائي لكنّي لم أتلقى رسائلها أبدًا. |
| Seninle tanışmadan hemen önce, Odell Kamp Şerifi beni hücreden çıkarmıştı. | Open Subtitles | قبل لقائي أنا وأنت أخرجني رئيس شرطة المخيم من السجن |
| Sizinle tanışmak çok heyecanlıydı diyebilirim. Son derece keyif verici bir deneyimdi. | Open Subtitles | ان لقائي بك واحد من اكثر ان لم ابالغ الخبرات متعة لي |
| "Merhum patronuyla tanıştığım günden beni çıkartabilir mi acaba?" | Open Subtitles | "أشكّ في أن يتعرّف عليّ هذا الفتى من يوم لقائي برئيسه المتوفّى" |
| Cesur birisin. Benimle buluştuğun için teşekkürler. | Open Subtitles | حسنٌ، أنت شابّ شُجاع شكرًا لك على قبول لقائي |
| Benimle görüşmeyi kabul etmenden ne kadar memnunum anlatamam Anthony. | Open Subtitles | ليس بوسعي البدء بإخباركَ كم أنا مسرورٌ "لقبولكَ لقائي "أنتوني |
| Onunla tanıştıktan hemen sonra onu öldürmek kötü bir hamle olur. | Open Subtitles | سيثير الأمر الشبهات إن مات فورًا بعد لقائي |
| Buluşmaya zaman ayırdığınız için teşekkür ederim, sayın yargıç. Size minnettarım. | Open Subtitles | أشكرك على لقائي يا صاحب السعادة أقدر ذلك |
| Milloy'la yaptığım toplantıdan sonra, veri çalarken yakalanamazsın, Maggie. | Open Subtitles | بعد لقائي مع ميلوي ماجي, لا يمكنك الحصول على ترخيص جربي محاولة سرقة البيانات |
| Teğmenim, benimle görüştüğünüz için teşekkür ederim. | Open Subtitles | أيها الملازم شكراً على لقائي - "لا توجد مشكلة تعال هنا يا "وولف - |
| Çocukluğumdan beri seninle buluşmayı rüyalarımda görürdüm. | Open Subtitles | حلمت بأن أشكرك على لقائي بك منذ كنت طفلًا. |
| - Zorbist'le tanıştığımı hatırlamıyorum. | Open Subtitles | حسنًا، لا أتذكر لقائي ب (زوبرست). |
| Ve sonra çocuklar, işte bu annenizle nasıl tanıştığımın hikayesidir. | Open Subtitles | و هذه يا اطفال كانت القصة الحقيقية بكيفية لقائي بأمكم |