| Bizim kılıçlarımız gibi, bu kılıç da çok acılar ve çok kan gördü. | Open Subtitles | و مثلنا جميعاً , لقد رأى الكثير من الألم , الكثير من الدم |
| Bizim kılıçlarımız gibi, bu kılıç da çok acılar ve çok kan gördü. | Open Subtitles | و مثلنا جميعاً , لقد رأى الكثير من الألم , الكثير من الدم |
| - Beni duymadı. - Kar maskeli birini gördü, o kadar. | Open Subtitles | إنه لم يسمعني لقد رأى شخصًا مرتديًا قناع تزلج، انتهى الموضوع. |
| Efendim, işte adam bu. Olay olduğu anda tam oradaymış. Her şeyi görmüş. | Open Subtitles | سيدي، هذا الرجل، إنه كان هناك عندما وقع الحادث، لقد رأى كُل شيء |
| İnsanlar gerçek dehşetler görmüş, fantastik folklordan korkmaz olmuştu. | TED | لقد رأى الناس أهوالًا حقيقية، ولم يعودوا يَخَافون من القصص الشعبية الخيالية. |
| O korkunç, hayatı değiştiren ve hayatı yok eden olay gördü ve bir şeylerin olumlu olduğunu düşündü. | TED | لقد رأى أحداث درامية، أثرت على حياة الآخرين و اعتقد انه شيء ايجابي. |
| O gün o kumsalda her şeyi gördü. | Open Subtitles | لقد رأى الشئ بأكمله فى ذلك اليوم على الشاطئ |
| Yüzünü gördü. Bu iyi değil. Yüzünü görmesini istemezsin. | Open Subtitles | لقد رأى وجهك هذا ليس جيداَ لا تريد منه رؤية وجهك |
| Adam ,hayatın en kötü yanlarını gördü. | Open Subtitles | لقد رأى الجانب الأسوأ في الحياة و مع ذلك ظل متفائلاً. |
| Cameronların evindeki vahşeti gördü. | Open Subtitles | كان في بيت آل كاميرون لقد رأى كيف كان الحال |
| John Cameron'un evindeydi. Olan biteni gördü. | Open Subtitles | كان في بيت آل كاميرون لقد رأى كيف كان الحال |
| Kaba seksi pek seven sarhoş bir kadın gördü. | Open Subtitles | لقد رأى إمرأة سكرانة تحب الجنس العنيف بشدة |
| - Biliyor, kafesleri gördü. O kadar da salak değil! | Open Subtitles | إنه يعرف، لقد رأى الأقفاص ليس بهذا الغباء |
| Biliyor zaten. Kafesleri gördü. O kadar da aptal değil. | Open Subtitles | إنه يعرف، لقد رأى الأقفاص ليس بهذا الغباء |
| Silahı gördü ve elini montunun cebine koydu. | Open Subtitles | لقد رأى المسدس، ومع ذلك وضع يده داخل سترته |
| Dünyada olup bitenleri gördü ve bunları bir şarkıya aktarabilme yeteneğini kullandı. | Open Subtitles | لقد رأى ما يجري للعالم و لقد كانت لديه القدرة لتقطير الحدث إلى أغنية |
| Gazla saldırıların fotoğraflarını görmüş ama bence bir anlam taşımıyor. | Open Subtitles | الغاز لا يُضايقُني إطلاقا. لقد رأى صورا لحالاتِ إصابة بالغازِ هذه الصور لا تعْني أيّ شئَ لي. |
| Hayatta çok şey görmüş, bense görmedim. | Open Subtitles | و لقد رأى الكثير من الحياة التى لم أراها |
| Çocuklar Calvera'nın üç adamını görmüş. Atları vadide. Lee. | Open Subtitles | لقد رأى الصبى ثلاثة من رجال كالفيرا الخيول بالقرب منا |
| O kadar çok kan ve sefalet görmüş ki ve bunların hiçbirini bu kadar çok sevdiği eve getirmek istememiş. | Open Subtitles | .لقد رأى الكثير من الدماء و المحن .ولم يكن يريد أن تأتي كل هذه الدماء والمحن إلى بيته العزيز |
| Daha iyi günler de görmüştü. | Open Subtitles | لقد رأى أيام أفضل من تلك. |
| Hal'a sor, bütün hafta babamın yazılarına baktı burada. | Open Subtitles | حسناً، اسألي (هال) لقد رأى خط أبي طوال الأسبوع |
| Benim gördüklerimin aynısını gördü. Bende tesir bıraktığı kesin. | Open Subtitles | لقد رأى نفس ما رأيت وبالتّأكيد ذلك ترك انطباعًا في. |