| Önce, Tarih Bölümü'nün, sonra da tüm işlerin yönetimini devralmana karar verdik. | Open Subtitles | لقد قررنا أنك ستتولى أمر قسم التاريخ ، ثم كل العمل لاحقاً |
| Onu burada tutmaya karar verdik, değil mi memur bey? | Open Subtitles | لقد قررنا بأن نبقيه هنا الم تفعل ذلك ايها الضابط |
| En çok acı verecek yerden vurmaya karar verdik,... 1968 kobalt mavisi Camarosundan. | Open Subtitles | لقد قررنا أن نؤذيه في نقطة ضعفه في سيارته كابولت كامارو موديل 1968 |
| Yapabileceğiniz başka bir şey yok. Biz Kararımızı verdik bile. | Open Subtitles | هذا هو الشيء الوحيد الذي يمكنك القيام به لقد قررنا ذلك بالفعل |
| İkimizin için çok amaçlı bir oda kararı aldık. | Open Subtitles | لقد قررنا أن نبني غرفة متعددة الإستخدامات لنا نحن الإثنان |
| Eğer Josh'da kanser çıkarsa, bunu ona söylememeye karar verdik. | Open Subtitles | لقد قررنا للتو إذا كان لديه السرطان أننا لن نخبره |
| Aslında bu sabah bunun hakkında... bir deney yapmaya karar verdik. | Open Subtitles | في الحقيقة لقد قررنا صباح هذا اليوم أن نختبر هذا الامر |
| Biraz farklı birşey yapmaya ve çok aşina olduğumuz lezzetleri dönüştürmeye karar verdik -- bu durumda, havuçlu kekimiz var. | TED | لقد قررنا ان نقوم بشيء مختلف وأن نقوم بتحويل للنكهات التي كانت شائعة جداً .. في هذه الحالة لدينا فطيرة الجزر |
| Bazı şirketlerin içine girmeye karar verdik ve benzer bir şeyi yaptık. | TED | لقد قررنا ولوج بعض الشركات و القيام بنفس الشيء |
| Vaaz etmeye değil de dinlemeye karar verdik. | TED | لقد قررنا أن نستمع، بدلاً من أن نقدم الموعظة. |
| Gazeteci olarak bize öğretilen her şeye ters düşecek bir şey yapmaya karar verdik: Paylaşmak. | TED | لقد قررنا القيام بعمل شيء على النقيض تماماً لكل ما تعلّمناه كصحفيين: المشاركة. |
| Bunu bu sonbaharda yapmaya karar verdik; onları piyasaya çıkaracağız, muhtemelen 1,000 dolarlık değerler şeklinde. | TED | لقد قررنا ان نفعل ذلك في خريف هذا العام، سوف نقوم بإصدارها، ربما من فئة 1000 دولار. |
| Hayır, düğün günümüzde, merhametli olmaya karar verdik. | Open Subtitles | ؟ لا ، لقد قررنا استخدام الرأفة يوم زفافنا |
| Neyse, bu konuyu kapatıp seni affetmeye karar verdik. | Open Subtitles | على كل حال، لقد قررنا أن ننسى الأمر و نسامحك |
| Paramızı daha önemli şeylere saklayacağımıza karar verdik. | Open Subtitles | لقد قررنا أن نوفّر المال لأشياء أكثر أهميّة |
| Biz oybirliğiyle sanığın ölüm cezasına çarptırılmasına karar verdik. | Open Subtitles | لقد قررنا بالإجماع أن حكم على المتهم بالإعدام. |
| Dünkü konuşmamızda haklı olduğuna karar verdik, hayatım. | Open Subtitles | لقد قررنا أنك نبهتينا لشئ مهم لقد فعلت ، نعم |
| Daha yeni karar verdik. | Open Subtitles | لقد قررنا لتونا القيام بذلك نعرف أننا إستعجلنا قليلا |
| Kararımızı verdik, Senyor Ferrari. | Open Subtitles | لقد قررنا يا سيد فيراري. |
| Özel olmayan, uzun mesafe seks mesajlaşması olayına devam etme kararı aldık da. | Open Subtitles | أجل، لقد قررنا ان نستمر في مواعدة بعضنا عن بعد بالرسائل |
| Buralarda takılıp işinde uzman olanları bir görelim dedik. | Open Subtitles | لقد قررنا البقاء و نشاهد الخبراء يقومون بعملهم |
| Yollarımızı ayırmaya çoktan karar vermiştik. | Open Subtitles | لقد قررنا بالفعل أن نذهب كلٌ في طريق منفصل |
| Bunda karar kıldık. Nasılsa yakında ölmeyeceksiniz. | Open Subtitles | لقد قررنا ذلك بما أنك لن تموت قريبا على الأرجح |