| Öleceğimi söylemiştin, ama bu dünyayı kastettin. Göz açıp kapayıncaya dek geçecek. | Open Subtitles | لقد قلتِ بأنني سأموت لكنكِ عنيتِ هذا العالم بأكمله سيختفي عن الوجود |
| Tatlım, kutunun güvende olmasını istediğini söylemiştin. Ben de sakladım, canım. | Open Subtitles | عزيزتي، لقد قلتِ أنـّكِ تـُريديها في مكان آمن، لقد خبئتها، عزيزتي |
| Daha demin bana zengin bir kız kardeşi olduğunu söyledin. | Open Subtitles | لمَ لا ؟ لقد قلتِ لي للتو إن لديها أختاًغنية. |
| Burs almama rağmen yine de çok pahalı olduğunu sen söyledin anne. | Open Subtitles | لقد قلتِ ذلكَ بنفسِكِ يا أمي إنها غالية جداً حتى معَ المساعدة |
| - Ne? Kendin dedin, sürekli mutlu olmamak için sebep ariyorum. | Open Subtitles | لقد قلتِ لي بنفسكَ أنني أبحث عن أسباب تحرمني من السعادة |
| Bunu yapacak kadar soğukkanlıysa yalan söyleyecek kadar da soğukkanlıdır demiştin ama bu kadın unvanını, şirketini her şeyini kaybedecek. | Open Subtitles | لقد قلتِ إن كانت متحجرة القلب لفعلها ستكون متحجرة للكذب بشأن ذلك لكن هذه الإمرآه على وشك خسارة منصبها وشركتها |
| Birkaç saat müsait olduğunu söylemiştin, değil mi? | Open Subtitles | أعني ، لقد قلتِ أنّ لديكِ بضع ساعاتٍ ، أليس كذلك؟ |
| Bugün öğleden sonra kocanın bazı işlere bulaştığını söylemiştin. | Open Subtitles | لقد قلتِ بعد ظهر اليوم أن زوجكِ متورط فى شيئاً ما |
| Daha önce hiç bu kadar iyi olmadığınızı söylemiştin. | Open Subtitles | لقد قلتِ أنكِ لم تكوني سعيدة أبداً كما كنت وقتها. |
| Bunu daha önce de söylemiştin ve seni anlamamıştım. | Open Subtitles | لقد قلتِ ذلك مسبقاً، ولم أعرف ما كان يعنيه حينها أيضاً |
| Bana ait olan her şeyi Choonchun'da sakladığını söylemiştin, değil mi? | Open Subtitles | ما الأمر؟ ..أمي.. لقد قلتِ أنكِ كنت قد إحتفظتِ بكل أشيائي في شونشون.. |
| Daha önce söylemiştin sen bu günün geleceğini. | Open Subtitles | لقد قلتِ لي ذات مرة إن هذا اليوم سوف يأتي |
| Üç hafta önce kertenkele doğurmadığım için hayal kırıklığına uğradığını söyledin. | Open Subtitles | قبل 3 أسابيع, لقد قلتِ أنكِ محبطة لعدم ولادتي لـ سحلية |
| Anne, birbirimizi daha az görmemiz gerektiğini sen söyledin. Hayır. | Open Subtitles | أمي, لقد قلتِ أن علينا أن نرى بعضنا بشكل أقل |
| Burada olduğunu söyledin, o zaman bu olayın benimle ilgisi ne? | Open Subtitles | لقد قلتِ بأن هذا حدث هنا ما دخل ذلك بي ؟ |
| Ama olmalı. Uzun zamandır aşka hasret olduğunu kendin dedin. | Open Subtitles | ولكن يجب حدوثه، لقد قلتِ أنك لم تحب من قبل |
| - Ne? Kendin dedin, sürekli mutlu olmamak için sebep arıyorum. | Open Subtitles | لقد قلتِ لي بنفسكَ أنني أبحث عن أسباب تحرمني من السعادة |
| İnanmıyorum, onu dedin ya, benimkilerin ucu bir sertleşti anlatamam. | Open Subtitles | يا إلهي لقد قلتِ هذا للتو واصبحت حلماتي قاسيه جداً |
| Neden söyledin? Tamam. Taşraya gitmek istiyorum demiştin, değil mi? | Open Subtitles | لما أخبرتيني بذلك؟ حسناً, لقد قلتِ مرة أنك تريدين الذهاب إلى الريف, صحيح؟ |
| İkinci avlu demiştin. Orada bu vardı. | Open Subtitles | لقد قلتِ بأنه في الفناء الثاني وهو كان هناك |
| -Birşey yok demiştin. -Aslında birşeyler oldu. | Open Subtitles | لقد قلتِ أن شيئاً لم يحدث بينكما حسناً, لقد حدث شيئ ما |
| Her gün demlediğinizi, adetiniz olduğunu söylediniz. | Open Subtitles | لقد قلتِ بأنّكِ كنتِ تُعدين الشاى من أجله كل يوم ومن ثم كان هذا بمثابة جزء من رُوتِينك |
| İzin isteyip alabileceğimi söylemiştiniz. | Open Subtitles | لقد قلتِ للتو فقط تستطيع أن تأخذها لو إستأذنت منها |
| Okuldan sonra konuşuruz demiştiniz. | Open Subtitles | لقد قلتِ أنه يمكننا التحدث بعد المدرسة |