| Şurandaki küçük iğneyi fark ettim. İşaret gibi birşey, değil mi? | Open Subtitles | لقد لاحظت وجود دبوس صغير هنا، انة يبدو كشعار اليس كذلك؟ |
| Şurandaki küçük iğneyi fark ettim. İşaret gibi birşey, değil mi? | Open Subtitles | لقد لاحظت وجود دبوس صغير هنا، انة يبدو كشعار اليس كذلك؟ |
| Odanda hiç bitki olmadığını fark ettim, ben de ilk çiçeği... | Open Subtitles | لقد لاحظت عدم وجود محطات لذلك أنا جلبت لكم أولا لديك. |
| - Onun hiç oturmamasını fark ettin mi? - Onun mücevherlerini fark ettim. | Open Subtitles | هل لاحظتي أنها لم تجلس أبدا لقد لاحظت مجوهراتها |
| Evet, dikkatimi çekti, ve bu hoşuma gitti. | Open Subtitles | نعم ، لقد لاحظت بالفعل. واعتقد انه امر رائع. |
| Toplum ve kültürle ilgili ilginç birşey farkettim. | TED | لقد لاحظت شيئا مثير للإهتمام عن المجتمع والثقافة. |
| Geçen sene vizelerde notlarının düştüğünü fark ettim ve endişelendim. | Open Subtitles | لقد لاحظت إنحداراً في درجات امتحان النصف الدراسي للسنة الماضية |
| Hayır, senin için. Sadece telefonda hep ondan içtiğini fark ettim. | Open Subtitles | لقد لاحظت بأنّك شربتي الكثير منه عندما بدأنا بالكلام على الهاتف. |
| İşte bu özelliğinizi Bay Quickly'i gömdüğümüz o kederli günde fark ettim. | Open Subtitles | لقد لاحظت هذه الصفة في اليوم الحزين الذي دفنا فيه السيد كويكلي. |
| Birkaç şey bilirim. Chuck'ın egzama kremini evde bıraktığını fark ettim. | Open Subtitles | لقد لاحظت أن تشاك نسي كريم المرطب للأكزيما التي يعاني منها |
| İsminin bu hafta sonu düzenlenen okul festivalinin gönüllü listesinde olmadığını fark ettim. | Open Subtitles | لقد لاحظت أن اسمكِ ليس في قائمة المتطوعين لمعرض المدرسة بعطلة الأسبوع هذه |
| Birine sormayı istiyordum. Buranın bir balıkçı köyü olduğunu fark ettim. | Open Subtitles | كنت أنوي أن أسأل أحدما لقد لاحظت أن تلك قرية للصيد |
| Gazetede personellerle ilgili bir takım sorunlar olduğunu fark ettim. | Open Subtitles | لقد لاحظت ان هناك بعض المسائل المتعلقة بالموظفين في الصحيفة |
| Ayrıca parmak uçlarında barut kalıntısı olduğunu da fark ettim. | Open Subtitles | لقد لاحظت ، لاحظت ايضاً بقايا البارود على أطراف أصابعه |
| Birlikte yaşamak için yaptığınız başvurunun kabul edildiğini fark ettim. | Open Subtitles | لقد لاحظت أن الطلب الذي قدمته بشأن مشاركته السكن معك |
| Bunu hayatımın diğer alanlarında da fark ettim. | TED | لقد لاحظت نفس الشيء بأجزاء كثيرة من حياتي ،ايضاَ. |
| Dün üzerinde açık yeşil noktalar olan sarı bir bluz giydiğinizi fark ettim. | Open Subtitles | لقد لاحظت أنك قد ارتديت بلوزة صفراء ذات نقط خضراء بالأمس |
| Bunları kuyumcuda görmüştüm, kısa süre önce satıldığını fark ettim. | Open Subtitles | إنني أميزها من محل مجوهراتي , لقد لاحظت أنه تم بيعها مؤخراً |
| - fark ettim. - Öyle mi? fark ettin demek? | Open Subtitles | لقد لاحظت اوه, نعم لقد لاحظت هذا |
| Bu benimde dikkatimi çekti. Hey, iyi bir takım olduk. | Open Subtitles | لقد لاحظت هذا أنا أيضاً نحن فريق جيد جداً |
| farkettim de ray çetesi şimdiden tepelerin arkasındalar. | Open Subtitles | لقد لاحظت ان الاسلحة الحقيقية بالفعل خلف هذة الهضاب |
| anladım. Bu yüzden yüz çevirdim. | Open Subtitles | لقد لاحظت ذلك، ونظرت بعيدًا بينما كنتِ تخبرينا. |
| Sonny, kendimi suçluyorum. Bir şeyler olacakmış gibi gergin olduğunu fark etmiştim. | Open Subtitles | أنا ألوم نفسى على هذا لقد لاحظت أنك كنت متوترا كما لو أن شيئا سيحدث |
| Benzer hareketleri sabahtan beri görüyorum. Sanki tüm kasaba yarı uykuda. | Open Subtitles | لقد لاحظت سلوك مشابه طوال الصباح يبدو كأن المدينة شِبه نائمة |
| İyi uyumuş olduğumu akşamdan kalma olmadığımı ve deodorant koktuğumu fark etti. | Open Subtitles | لقد لاحظت, بأني ابدو مهندمة ليس لدي صداع الكحول و ايضا رائحتي مزيل عرق |
| Benim geldiğimi, nedimelerinizden birinin bildirdiği gözümden kaçmadı. | Open Subtitles | لقد لاحظت أن واحدة من وصيفاتك قد أعلنت عن قدومي |