| Bir profesyonelle bu seansları yaptığım için çok mutluyum. | Open Subtitles | الأرجح أنني أسعد من أي وقت مضى، لقيامي بجلسات مع طبيبة محترفة. |
| Bunu yaptığım için tam bir kaçığım. | Open Subtitles | أنا في قمة الإثارة لقيامي بهذا |
| "Çocuklar, bunu yaptığım için gerçekten üzgünüm..." | Open Subtitles | يا رفاق, حقا أنا آسف لقيامي بهذا ـ ـ ـ |
| Ve bunu yapmamın nedeni, işte bu süper gücümdü. | TED | ويعود السبب لقيامي بذلك إلى قوتي العظيمة. |
| Öyle yapmamın tek nedeni, olup olmayacağına bakmak içindi. | Open Subtitles | نعم، السبب الوحيد لقيامي بذلك كان لأرى إن نجح الأمر، حسناً؟ |
| Hayır, hayır. Bunu yaptığım için özür dilemiyordum. | Open Subtitles | لا لا لا، لم أكن أعتذر لقيامي بهذا. |
| Gerekeni yaptığım için özür dileyecek değilim. | Open Subtitles | لنْ أعتذر لقيامي بما توجب علي فعله |
| - Dinle, doğru olanı yaptığım için özür dilemeyeceğim. | Open Subtitles | اسمعي، لن أعتذر لقيامي بالأمر الصائب. |
| Yani beni işleri çok iyi yaptığım için mi kovuyorsun? | Open Subtitles | اذن أنت تطردينني لقيامي بعمل جيد جدا؟ |
| Bunu yaptığım için çok mutluyum. | Open Subtitles | أنا سعيدة جداً لقيامي بهذا الأمر. |
| Bunu yaptığım için çok mutluyum. | Open Subtitles | أنا سعيدة جداً لقيامي بهذا الأمر. |
| İşimi yaptığım için özür dilerim! | Open Subtitles | عذراً لقيامي بعملي اللعين |
| Bunu yaptığım için ben deli miyim? | Open Subtitles | هل أنا مجنونة لقيامي بذلك؟ |
| Rick, bunu notlarla yaptığım için beni affet. | Open Subtitles | :الرئيسة اغفرلي لقيامي بهذه (الملاحظات، يا (ريك. |
| Fedakârlık yaptığım için mutluyum. | Open Subtitles | سعيدة لقيامي بالتضحية؟ |
| İşimi yaptığım için özür dilemeyeceğim. | Open Subtitles | لن أعتذر لقيامي بعملي، |
| Bu işi yapmamın tek sebebi, sana yardım etmek. | Open Subtitles | السبب الوحيد لقيامي بهذا العمل هو مساعدتك. |
| Bunu yapmamın tek nedeni eski karım ve 3 çocuğum. | Open Subtitles | السبب الوحيد لقيامي بهذا هو أن لديّ زوجة سابقة و ثلاث أولاد |
| Hocanın birinden not alması için yaptığı bir şeydi yardıma ihtiyacı vardı yapmamın tek nedeni kimse görmez diye düşünmüş olmamdı. | Open Subtitles | لا بدّ وأنّه صوّره لأجل تقييمٍ ما، وقد كان يائساً والسبب الوحيد لقيامي بهذا هو أنّه لن يراه أحد قط |
| Ama filmi yapmamın tek sebebi kızı elde etmekti. | Open Subtitles | لكن السبب الرئيسي لقيامي بالفلم هو حتى أحصل على الفتاة .. إنه |
| Ama bunu yapmamın temel nedeni, Lady Gaga tarzı itici bir mikrofon takmaya zorlandığımda böyle olması. | TED | لكن السبب الرئيسي لقيامي بذلك ذلك ما يحدث لي حين أكون مرغما على ارتداء ميكروفون متأرجح كذلك الخاص بالمطربة ليدي جاجا . |