| Otobüslerin son seferi geçti. Bu saatte bir kız evine nasıl gidebilir? | Open Subtitles | الحافلات توقفت عن العمل كيف من المفترض أن تعود الفتاة للبيت ؟ |
| Ey çocuğun ruhu, dön artık evine ve bir daha gitme. | Open Subtitles | يا روح هذه الطفل عودي للبيت و لا تبتعدي بعد الآن |
| Her akşam dükkân kapandıktan sonra doğruca evine gidiyor. | Open Subtitles | لكن كل مساء بمجرد أن نغلق الأبواب فإنها تذهب للبيت مباشرة |
| Spor salonunda boşalmış gibi hissediyorum. evde boşalmış gibi hissediyorum. | Open Subtitles | هذا شعوري عند الذهاب للنادي وهذا شعوري عند الذهاب للبيت |
| Sabahın dördü olmuş,evime gidiyorum. Akademiden birine versene şu işi. | Open Subtitles | إنها 3 صباحا، أنا ذاهب للبيت وكل بها أحد المبتدئين |
| Bu durum, 10 gün sonraki seçim için Beyaz Saray açısından aksilik olabilir. | Open Subtitles | ومع مسافة عشرة أيام فقط قبل الإنتخابات ممكن أن تكون مشكلة للبيت الأبيض |
| Flostre'un evine davet edilmek büyük bir onurdur ve Beyaz Saray'a davet edilmek kadar zordur. | Open Subtitles | دعوة إلى منزل فلوستر شرف عظيم، كما هي صعوبة الحصول على دعوة .. للبيت الأبيض. |
| Öylesine hastalandı ki, evine götürdüm. Herkese oluyor. | Open Subtitles | كان مريضا جدا لدرجة اننى قدت به للبيت انه يحدث لكل الناس |
| Sıradan bir adam, yani öyle biri varsa evine gidiyor ve polis gelip onu sorgulamaya götürüyor. | Open Subtitles | رجل عادي، إذا هناك واحد يمشي للبيت والشرطة تختاره للإستجواب |
| - Sağol, Arnold. Arnold'u evine götürmeliyiz. Yarın gelip arabasını alabilir. | Open Subtitles | اعتقد علينا توصيل ارنولد للبيت يمكنه اخذ سيارته غدا |
| evine götürebilirsin. Siyah tuşlar da hediyesi. | Open Subtitles | يمكنك اخذه معك للبيت سوف اعدله لك مجاناً |
| Alice Cavender dün gece evine dönmemiş bugün de okula gitmemiş. | Open Subtitles | اليس كافيندر لَمْ ترْجعْ للبيت ليلَة امس و لم تظهر في المدرسة اليوم. |
| Mimar, aktris kız arkadaşıyla evine doğru giderken şizofren eski karısının ortaya çıkıp, onu bıçakladığı sahne. | Open Subtitles | حيث المعماري يمشي للبيت مع صديقته الممثلة والزوجة السابقة الفصامية تقفز خارجاً وتطعنه حتى الموت؟ |
| Küçük arkadaşın için endişelenme. Onu evine götüreceğiz. | Open Subtitles | لا تقلق على صديقتك الصغيرة نحن سنوصلها للبيت |
| Şükran Günü'nde evde olmak için sabırsızlanıyorum. Sen gidiyor musun? | Open Subtitles | لا أطيق الإنتظار للعودة للبيت لعيد الشكر هل ستذهب للبيت؟ |
| Bana şirin deme ve çekici olma. Bırak evime gideyim. | Open Subtitles | لا تنعتنى بالجمال ولا تكن ساحراً دعنى فقط اذهب للبيت |
| 11 Eylül'den iki gece sonra Bush, Beyaz Saray'a özel bir akşam yemeği ve sohbet için Bandar'ı davet etti. | Open Subtitles | قام جورج بوش بدعوة بندر بوش للبيت الأبيض لعشاء خاص و للتحدث معه بالرغم من أن بن لادن كان سعوديا |
| Öğrenecek hiçbir şey yok, yani hepiniz boşa zaman harcıyorsunuz. evinize gidin. | Open Subtitles | ليس هناك شئ لتتعلمه لذا انتم جميعا تضيعون وقتكم , اذهبوا للبيت |
| Açık evin çok başarı elde etti ve ilk kira sözleşmeni yaptın? | Open Subtitles | افتتاحك للبيت كان نجاحا باهرا و استاجرتيه لاول من في القائمة ؟ |
| Dün akşam ev ödevi olarak yolladığı ünlü nutukla ilgili sorusu varmış. | Open Subtitles | كان لديه سؤال حول الخطبة الشهيرة الذي أرسلتها معكم للبيت الليلة الماضية |
| evimize gideriz, dinleniriz, belki ailemizle buluşuruz, ve akşamki etkinliklerimizi hazırlarız. | Open Subtitles | نذهب للبيت و نسترخي , نقابل العائلة و ننظم لأنشطة المساء |
| - Yeterince hırpalandın evlat. - Eve gidip dev gibi birer hamburger yiyelim. | Open Subtitles | لقد نالك لكمة جيدة أيه الفتى أنا سآخذ وجه الهامبرغرِ القديمِ للبيت |
| Kavga ettik ve evden taşındım. | Open Subtitles | قاتلنَا، تَوقّفتُ عن رُجُوع للبيت وإنتقلتُ. |
| Bir kol, göz veya bacak feda ederek evlerine dönenler şanslı olanlardı. | Open Subtitles | وحدهم من عادوا للبيت من فقد ذراع .. عين .. أو ساق |
| eve gidip, o hepimizi değiştirdiğinde, biz çok zengin olacağız. | Open Subtitles | عندما نصل للبيت ، سيُشفينا كُلنا ، وسنصبح أغنياء جداً |