| Hayır, öyle olmadığından emin olmak için, bu yüzden birlikte olabilirsiniz. | Open Subtitles | لا، للتأكد من أنك لست مثله بحيث يمكن أن تكون معا |
| Basında çıkan haberlerden sonra, gizliliğini koruyabildiğinden emin olmak için. | Open Subtitles | بعد كل ذلك الإعلام للتأكد من أنك تحافظ على السرية |
| Sadece benden kaçmayacağından emin olmak için küçük bir şey, şüphesiz kaçmayı planlıyorsundur. | Open Subtitles | مجرد شيئ بسيط للتأكد من أنك لن تنقلب ضدي وهو بلاشك مالا ترغب بالتفكير فيه |
| Sadece senin iyi olduğundan emin olmak için gidiyorum. | Open Subtitles | أنا اريد فقط الذهاب معك للتأكد من أنك ستكونين على ما يرام |
| Seni evine kadar takip ettim ve yürüyordun güvende olduğundan emin olmak istiyordum... | Open Subtitles | لحقت بك إلى المنزل سرت للتأكد من أنك... في أمان |
| Burada bu akşam kiliseye gitmediğine emin olmak için geldim. | Open Subtitles | جئت الى هنا للتأكد من أنك لن تذهبين إلى الكنيسة الليلة |
| Tahminen arkalarından iş çevirmediğinden emin olmak için binaya erkenden geldiler. | Open Subtitles | ربما ذهبوا إلى المبنى في وقت باكر للتأكد من أنك لا تقومين بأي ألاعيب |
| Ben sadece yatakta olup olmadığından emin olmak için döndüm. | Open Subtitles | جئت للتأكد من أنك كنت فى السرير |
| Cevap verdiğinden emin olmak için. | Open Subtitles | اوه، بندقية للتأكد من أنك ستجيب |
| Ziyaretçi olmadığınıza emin olmak için. | Open Subtitles | للتأكد من أنك لست زائرا. |
| Hala orada olduğundan emin olmak için. | Open Subtitles | للتأكد من أنك... لا يزال هناك، |
| Gerçek olduğundan emin olmak için. | Open Subtitles | للتأكد من أنك حقيقي. |
| Ve bu şekilde kaldığından emin olmak için Ajan Hart sizinle burada kalacak ve şeytana uyup bilgisayar başına geçmediğiniz ya da bir şekilde ekibinizle... | Open Subtitles | وللتأكد من بقائك على هذا (النحو، سوف يبقى العميل (هارت معك هنا للتأكد من أنك لا تنوي القفز على جهاز الكمبيوتر الخاص بك أو الاتصال بفريقك |