| Emin olmak için araç seri numaralarını kontrol etmem lazım. | Open Subtitles | لقد بحثت في أرقام المركبات المشفرة للتأكد من ذلك |
| Bundan Emin olmak için yeni bir keşif görevi düzenlememiz gerek. | Open Subtitles | سيكون عندنا مهمة اخرى في الفضاء للتأكد من ذلك |
| Emin olmak için bakmak istedim ama vakit yoktu. | Open Subtitles | و لقد أردت الرجوع للتأكد من ذلك و لكن لم يكن هناك وقت كافي |
| Bunu Öğrenmenin tek yolu kalan beş parçayı bulup bizzat görmek. | Open Subtitles | الطريقة الوحيدة للتأكد من ذلك هي إيجاد الخمسة بطاقات الأخرى، ونرى بأنفسنا |
| Doğruyu Öğrenmenin tek bir yolu var. | Open Subtitles | هناك طريقة واحدة فقط للتأكد من ذلك |
| Emin olmanın tek bir yolu var. | Open Subtitles | لذا ، توجد طريقة واحدة فقط للتأكد من ذلك |
| Ama Emin olmanın tek yolu bir dahaki olayda seni içeri sokmak. | Open Subtitles | لكن الطريقة الوحيدة للتأكد من ذلك الأمر هي عن طريق إلحاقك بالحفل القادم |
| Doğru olmasa bile sırf Emin olmak için ödeyeceklerdir. | Open Subtitles | حتى لو لم يكن صحيحا. ربما يدفعون فقط للتأكد من ذلك. |
| Emin olmak için seni bir süre burada tutacağız. | Open Subtitles | سوف نحجزك هنا قليلاً فقط للتأكد من ذلك |
| İyi olduğundan Emin olmak için birilerini yollamamız gerekecek. | Open Subtitles | علينا أن نرسل أحداً , للتأكد من ذلك |
| Ancak Emin olmak için doğum uzmanı geliyor. | Open Subtitles | لكن سنُجري فحصاً للتأكد من ذلك |
| Emin olmak için röntgen çekeceğiz. | Open Subtitles | نحتاج الى اشعة للتأكد من ذلك |
| Öğrenmenin tek bir yolu var. | Open Subtitles | حسناً,هناك طريقه واحده للتأكد من ذلك |
| Öğrenmenin tek bir yolu var. | Open Subtitles | هناك طريقة واحدة للتأكد من ذلك |
| Öğrenmenin tek yolu var. | Open Subtitles | هناك طريقة واحدة للتأكد من ذلك |
| Emin olmanın daha kolay bir yolu yok muydu? | Open Subtitles | ألم تكن هناك طريقة أسهل للتأكد من ذلك ؟ |
| - Bundan Emin olmanın bir yolu var. - Fakat ben eminim. | Open Subtitles | هناك طريقة للتأكد من ذلك لكنني متأكدة |
| - 38 dakikalık aralık. - Emin olmanın hiç bir yolu yok. | Open Subtitles | مدة ال38 دقيقة لا سبيل للتأكد من ذلك |