| Bu hapishane içindeki bir meditasyon programıydı binin üzerinde mahkumun. | TED | كان هذا برنامجًا للتأمل والاسترخاء داخل السجن لأكثر من ألف سجين. |
| Birkaç yıl önce, Tayland'ta meditasyon tedavisine katıldım. | TED | وقبل بضع سنوات ، اعتكفت للتأمل في تايلاند. |
| Haftada iki kez sufiler evimize gelir, meditasyon yapar, fars çayı içer ve hikâyelerini paylaşırlardı. | TED | مرتين إسبوعياً، يأتي الصوفيون إلى منزلنا للتأمل وشرب الشاي الفارسي وتبادل القصص. |
| Başarılı belge takibini severim. meditasyon gibi gelir. | Open Subtitles | أحب مستندات الأدلة الجيدة أجدها مفيدة للتأمل |
| Kadim Yogi geleneklerinde, bedeni meditasyona hazırlamak için yoga duruşları kullanılırdı. | Open Subtitles | ففي تقاليد اليوغا القديمة، كانت تستخدم وضعيات اليوغا لتحضير الجسم للتأمل. |
| Buraya meditasyon için geliyorum, kendimle barışmaya. | Open Subtitles | أنا أحضر إلى هنا للتأمل لأحصل على سلام ٍ داخلي |
| Kenara çek, meditasyon yapmam lazım. Kalp hızımı düşürmem lazım. Ben... | Open Subtitles | أجل, أوقف السيّاة أحتاج للتأمل يجب أن أخفض من معدل نبضات قلبي, أوقف السيارة |
| meditasyon tekniğini kullanıyor. Karşı koymak için eğitilmiş. | Open Subtitles | لقد تم تعليمها طرق للتأمل متدربة على المقاومة |
| Hindistan'da bir hafta konuşmadığın bir meditasyon enstitüsü. | Open Subtitles | إنه ملاذ للتأمل في الهند حيث لا تتكلم لأسبوع. |
| Biliyor musun, Budistler, dünyaya daha yakın olabilmek için el emeğini meditasyon aracı olarak kullanıyorlardı. | Open Subtitles | تعرفين , البوذيون, يستعملون العمل اليدوي كوسيله للتأمل, حتى تجعلهم أقرب للعالم الذي يعيشون فيه. |
| Her gün birkaç dakikalığına buraya gelip meditasyon yaparım ve anılarımı yad ederim. | Open Subtitles | أصعد إلى هنا لبعض الوقت كل يوم للتأمل والتذكر. |
| Hadi gidip meditasyon yeşili yiyelim. | Open Subtitles | دعينا نقوم بنزهة على اللون الأخضر للتأمل. |
| Mağaralar; okumak, uzanmak, tek başına çalışmak, meditasyon, oyun... için. | TED | إنها للقراءة والراحة والعمل الفردي... للتأمل واللعب، |
| Küvet en sevdiğim meditasyon yeridir. | Open Subtitles | الإستحمام هو مكاني المفضل للتأمل |
| Kovuklar meditasyon için. | Open Subtitles | إن الطوق هي للتأمل بينما "مناطق الوعي" مغلقة |
| Yani konuşmamız sona erdi ve bu sahneden önce gidip meditasyon yapacağım. | Open Subtitles | وسأذهب للتأمل قبل مشهد المخاطرة هذا. |
| Bak, meditasyon atmosferi yaratıyorum. | Open Subtitles | أنا أكوّن مناخ للتأمل |
| meditasyon yapması gerekiyormuş. | Open Subtitles | لقد قال انه بحاجة للتأمل |
| rehberli meditasyona hazırlayalım. | Open Subtitles | شكراً كلوي الأن لنجهز أنفسنا للتأمل الموجه |
| Şimdi, kendimizi rehberli meditasyona hazırlayalım. | Open Subtitles | شكراً كلوي الأن لنجهز أنفسنا للتأمل الموجه |
| Ben meditasyona gidiyorum | Open Subtitles | سأذهب للتأمل |