| Anne, baba... Kaka ve ben Amerika'ya, Süpermen'i görmeye gidiyoruz. | Open Subtitles | بابا , ماما انا وكاكا ذاهبان الى امريكا للقاء سوبرمان |
| Hep Wasim'in neden Amit'le buluşmaya tiyatroya gittiğini merak etmiştim. | Open Subtitles | ظللت أتساءل لماذا ذهب وسيم إلى هذا المسرح للقاء أميت. |
| Audrey ile ik buluştuğumuz zamanlarda ailesiyle tanışmaya geldiğimde biraz gözüm korkmuştu. | Open Subtitles | عندما أنا و أودري كنا نتواعد آه ، لقد جئت إلى هنا للقاء عائلتها وكان الأمر مخيفاً للغاية |
| Evet, bar sahibi olmanın kızlarla tanışmak için iyi bir yol olduğunu duymuştum. | Open Subtitles | أجل ، لقد سمعت أن إمتلاك بار . هي طريقة مذهلة للقاء الفتيات |
| Üç gün önce Tina Manhattan'da Lou ve Sid için bir buluşma ayarlamıştı. | Open Subtitles | تينا أعدت للقاء سري بين لو و سيد في أحد مطاعم مانهاتن |
| Goermann ile görüşme imkanım var. Berlin'de Bakan ile görüşüyor. | Open Subtitles | سألتقي بالسيد جيرمان الليلة سيذهب إلى برلين للقاء الوزير |
| Pencere yok, kamera yok, kalabalık yok. buluşmak için mükemmel bir yer. | Open Subtitles | لا نوافذ ، لا كاميرات ، لا شحود ، مكان مثالي للقاء |
| Çelik işlemeciliğiyle ünlü olan Pete'i görmeye gitmiştim. | TED | ذهبت للقاء شخص يدعى بيت، المشهور بصنعه للحديد. |
| Bir dakika içinde nedenini anlayacaksınız, çünkü Eileen'e görmeye gittiğim zaman, inşa etmek istediğimi söylediğim şeydi bu. | TED | سنعرف لماذا هذا خلال دقيقة، لأنني عندما ذهبت للقاء آيلين، هذا ما قلت أنني أريد بناءه. |
| Dozoların şefini görmeye gittim. Bana sihirli güçlerinden bahsetti. | TED | فذهبت للقاء أحد زعماء الدوزو. و أخبرني عن قواه السحرية. |
| Ve meraklı bir şekilde bu grupla buluşmaya gittim bulduğum şey, yaşamını idame ettirmeye çalışan 20 evlenmemiş anneydi. | TED | وكوني مفتونة قليلاً، ذهبت للقاء هذه المجموعة، وما وجدته كان 20 أم غير متزوجة اللاتي يحاولن البقاء على قيد الحياة. |
| buluşmaya bir dakika. Orada olsalar iyi olur. | Open Subtitles | دقيقة واحدة للقاء من الأفضل أن يكونو هناك |
| buluşmaya 1 dk. orada olsalar iyi olur. | Open Subtitles | دقيقة واحدة للقاء من الأفضل أن يكونو هناك |
| Onunla iş yapmaya çalıştığı bazı adamlarla tanışmaya gittim. | Open Subtitles | ذهبتُ معه للقاء بعض الرجال كان يُحاول القيام بأعمال تجاريّة معهم. |
| Jack'le tanışmaya hazırım artık. | Open Subtitles | ترتيب الأعمال لذلك أنا على استعداد للقاء جاك. |
| Ödül, önemli editörlerle, ajanslarla ve başka yazarlarla tanışmak amaçlı bir New York gezisiydi. | TED | وكانت الجائزة عبارة عن رحلة إلى نيويورك للقاء نخبة من رؤساء ووكلاء التحرير ومؤلفين آخرين. |
| - Bir hafta önce, çalışmalarımı vermek üzere çölde, bir pistte birkaç ortakla buluşma ayarladım. | Open Subtitles | رتبت للقاء بعض الزملاء عند مهبط طائرات في الصحراء لنقل بعض الأعمال الفنية المهمة |
| Bilirsin, oyun bittikten sonra, oyuncularla görüşme yapmak zorunda. | Open Subtitles | أتعلم الالعاب تذهب للوقت الإضافي واللاعبون يجب عليهم الحضور للقاء معهم |
| Dikkat çekmemen gerektiğinde buluşmak için çok mantıklı yerler buralar. | Open Subtitles | هذه ستكون أماكن رائعة للقاء شخص ما دون لفت الإنتباه. |
| Bak, özel bir şeyler yaşamak için birileriyle görüşmeye henüz hazır değilim. | Open Subtitles | اسمع، لست مستعداً للقاء أي احد بطريقة مميزة |
| Kendi adıma bu genç adamla tanışma beklentimi daha da güçlendirdi diyebilirim. | Open Subtitles | من ناحيتي هذا الشيء يجعل حماسي اكثر للقاء هذا الشاب |
| Düşünün. Diyelim ki, toplantıya gitmek üzere bir taksiye bindiniz. | Open Subtitles | تخيل الأمر , تصور أنك في سيارة أجرة ذاهب للقاء |
| Crash'te birkaç arkadaşımla buluşacağım. Belki sende gelmek istersin diye düşündüm. | Open Subtitles | انا متوجهة الى كراش للقاء بعض الأصحاب فكرت في انك قد ترغب في المجيء معنا |
| Christo ile görüşmek için yarın Miami'ye gidiyorum ve Kiki de annemle kalacaktı ama haftasonu için sende kalabilir. | Open Subtitles | سأذهب لميامي غدا للقاء كريستو ,وكانت كيكي ستبقى مع أمي لكن يمكنك أن تأخذها أنت هذا الويك إند كله |
| Ama bir toplantı için ofise gelmesi gerekiyordu bu sabah... | Open Subtitles | يأتي للمكتب هذا الصبح للقاء مع " آرنيت " لكنه |
| Buraya ilk geldiğinde, babanla tanışmayı bekliyordun. | Open Subtitles | أنت تعرف عندما وصلت هنا أوّلاً , أنك بالرغم من ذلك ستذهب للقاء والدك |
| New York'a, arkadaşlarınla tanışmak için o kadar yoldan geliyor ama kayınvalidesini görmek için zaman bulamıyor. | Open Subtitles | أنه سيقطع كل هذه المسافه إلى نيويورك فقط للقاء الناس الذين تعملين معهم لكنه لا يمكنه إيجاد ساعة |