| Ama sonra da, bu yazmak iyidirden daha kötü, o yüzden de işe yaramayacak. | TED | بعد ذلك قلت لنفسي هذا أسوء بكثير من دافعي القوي للكتابة و لن يجدي نفعاً. |
| yazmak için harika bir zaman. Çünkü insanlardan öğrenebileceğiniz çok fazla şey var. | TED | إنه وقت رائع للكتابة. لأن هناك الكثير من المداخلات التي تستطيع الحصول عليها من الناس. |
| Sanırım bir süredir yazacak bir şeyim yoktu. - Posta. | Open Subtitles | أظن أنه لم يكن لديّ شئ للكتابة عنه منذ فترة |
| Bu yeni bir klavyede yazma şekli, benim eski renkli Classic'imde. | TED | هذه طريقة جديدة للكتابة على حاسوبي الملون القديم. |
| yazmaya oturduğumda bu hapishane... duvarlarının dışına çıkabiliyorum. | Open Subtitles | وهي أشد قوة مما يمكن أن تكونه القبضة في كل مرة أجلس فيها للكتابة أشعر بأنني أرتفع فوق أسوار السجن |
| - yazı yazacak zamanı yok. | Open Subtitles | نعم , ليس هناك وقت للكتابة بالاصبع في الدم |
| Tek yapmam gereken yazmak için vakit bulmaktı. | Open Subtitles | وكان الغناء لي من الجزء الخلفي المقصورة. وكل ما كان على القيام به تأخذ من الوقت للكتابة. |
| yazmak için güzel bir yer. Uzak... | Open Subtitles | بدا المكان مناسبا للكتابة لأنه كان بعيدا |
| yazmak için güzel bir yer. Uzak... | Open Subtitles | بدا المكان مناسبا للكتابة لأنه كان بعيدا |
| yazmak için konu ikramı da olduğunu bilmiyordum. | Open Subtitles | لا اعلم،،، أنهم يقدمون مواضيع للكتابة عنها أيضاً. |
| Therese'ye Almanya'da kalmayı düşündüğümü söyledim çünkü bunla ilgili yazacak pek bir şeyim yoktu. | Open Subtitles | أخبرت تيريز أني أريد البقاء في ألمانيا. لأني لست أعرف إلا القليل للكتابة عنه. |
| Sürekli seyahat ediyor ve bize yazacak hiç zamanı yok. | Open Subtitles | هو دائم الترحال ولا يتوفر له وقت للكتابة لنا |
| Gerçekten çok iyiydi ve bence yazma konusuna biraz daha fazla ve dükkândan mal aşırma konusuna ise daha az zaman harcamalısın. | Open Subtitles | انة رائع للغاية اعتقد انك يجب ان تعطى مساحة اكبر للكتابة وربما تقللين من التسوق الزائد |
| Ve mahkumlara senaryo yazma teknikleri öğretiyorum. | Open Subtitles | و تعليم درس للكتابة على اللوح لرفقائي السجناء |
| Ev adresi ve hatta çarşamba günleri ders verdiği yazma grubunun adresi. | Open Subtitles | و مكان يُدرس فيه مجموعة للكتابة كل يوم أربعاء |
| Aslında hem profesyonel hem de kişisel anlamda daha çok yazı yazmaya karar verdim. | Open Subtitles | حقا, ما افكر ان افعله هو تخصيص وقت اكثر للكتابة مهنيا وشخصيا |
| Evet, belki yakında kendini tekrar yazmaya hazır hissedersin. | Open Subtitles | نعم , ربما ستكونين مستعدة للكتابة مرةً أخرى قريباً. |
| Şu an yazı yazmakla meşgul değildi. | Open Subtitles | ليس مشغولاً بما في الكفاية للكتابة لكلّ المنطقة الجنوبية الشرقيةِ. |
| Ve kabul edenler de sana sadece çocuk pornosu yazman gereken işler sunmazlar. | Open Subtitles | و الذي سيوافق لن يستطيع أن يوفر لك عملاً للكتابة الإباحية للأطفال |
| 1948'de, 24 yaşında bir yazarlık bursuyla Paris'e taşındı. | TED | لذلك في عام 1948 وبسن 24، انتقل إلى باريس عن طريق منحة للكتابة. |
| Size yazarken nasıl da acılar içinde olduğumu görebilmeniz için burada olmanızı isterdim. | Open Subtitles | ..كم أود لو أنك معي الأن لكي ترى مقدار الآلم الذي أتحمله للكتابة إليك |
| Bugüne kadar yazının konuşmaya göre her zaman daha kurallı ve özel bir kullanımı oldu, | TED | حتى اليوم، ظلت للكتابة استخدامات خاصة ومحددة على عكس الكلام. |