| SGC kontrol odamız görev kontrol merkezi olarak hizmet verecek. | Open Subtitles | غرفة السيطرة في اس جي سي ستعمل كغرفة تحكم للمهمة |
| Bu görev 2007 yazında Mars'a gönderilen yeni uzay aracının öncelikli hedefi. | Open Subtitles | هذا هو الهدف الرئيسي للمهمة الجديدة للمريخ التي إنطلقت صيف عام 2007 |
| Bak, adamlarımı gelecek göreve hazırlamam gerekiyor, neden bana neye ihtiyacımız olacağını söylemiyorsun? | Open Subtitles | انظر، أحتاج لتحضير رجالي للمهمة القادمة لذا، لما لا تقول لي عمّا نحتاج |
| Bakayım 40 Rus'u tek başına öldüren biri bu göreve uygun olabilir. | Open Subtitles | نعم ، 40 روسيا ، بمفرده سيكون مساويا للمهمة |
| Ciddi tasarım yapmanın en iyi yolu -- bana göre hepimizin bunu yapmaya fırsatı var -- bir iş için tamamen ve kesinlikle niteliksiz olmak. | TED | الطريقة المثلى لتحقيق تصميم جاد وهو ما أعتقد أننا جميعا قادرون على فعله أن تكون غير مؤهل تماما للمهمة |
| Postasına, 18 askerle birlikte görevi yerine getirmesini emretmiş. | Open Subtitles | وعين مساعده الضابط المعاون ليقود 18 حارس للمهمة |
| Herkes bir sonraki görev için hazır mı? Sizden ya parmaklarınızı 50 kere şıklatmanızı ya da | TED | هل الجميع جاهزون للمهمة التالية؟ أريد منكم أن تطرقوا بأصابعكم بالضبط ٥٠ مرة |
| Ancak, gelecekteki görev için bu yolculuk benim yaptığım gibi çok uzun. | TED | ولكن الرحلة إلى استعداد تلك الموهبة للمهمة المقبلة، مثل رحلتي الخاصة، طويل جدا. |
| Elimdeki görev için ihtiyacım olan, bu adamlar. | Open Subtitles | هم فقط من أحتاج إليهم للمهمة التي أريدها |
| Bana çılgın diyebilirsin, ben olaya başka gözle bakıyorum ve bu da seni bu görev için yeterli kılıyor. | Open Subtitles | إدعوني مجنون، لكنني أعتقد أن ذلك يؤهلك للمهمة |
| Ben de bir sonraki göreve gittim, çünkü böyle yaparız, öyle değil mi? | Open Subtitles | ولقد انتقلتُ للمهمة التالية لأن هذا هو عملنا ، أليس كذلك؟ |
| Fakat zihin, beden ve ruh göreve hazır. | Open Subtitles | ولكن عقلي وجسدي وروحي على أهبة الاستعداد للمهمة. |
| Umarım göreve hazırsınızdır. Bu genç adamların disipline ihtiyaçları var. | Open Subtitles | حسناً, آئمل أنك مستعد للمهمة هؤلاء الفتيان بحاجه للعقاب |
| Umarım göreve hazırsınızdır. Bu genç adamların disipline ihtiyaçları var. | Open Subtitles | حسناً, آئمل أنك مستعد للمهمة هؤلاء الفتيان بحاجه للعقاب |
| Sadece ilk izlenim olacak ama çok zeki, çok yetenekli ve bu iş için biçilmiş kaftan gibi. | Open Subtitles | هذا انطباعي الأول لكنه ذكي جداً ومحترف جداً وبالقطع هو الرجل المناسب للمهمة |
| Diğer adamlara gitmemin nedeni kurul için iyi bir seçenek olduklarındandı iş için daha iyi olduklarından değil. | Open Subtitles | حسنا؟ ذهبت لأولئك الناس لأنهم كانوا ملائمين أكثر للتغلب على المجلس ليس أفضل ملائمة للمهمة |
| İşte bu duyarlılık zaten seni bu iş için biçilmiş kaftan yapıyor. | Open Subtitles | لكن بهذه الحساسية التي تجعلك الشخص المناسب بالضبط للمهمة |
| Uzaylı biyoloğu olarak becerileriniz bu göreve çok uygun. | Open Subtitles | كعالم بيولوجيا المخلوقات الفضائية فمهاراتك مناسبة تماماً للمهمة |
| Belki onunla konuşursak görevi bizim adamlarımıza verir. | Open Subtitles | ربما هذا قرار قد يؤهل رجالنا للمهمة |
| Seni beş yıldır tanırım. Bu işi yapabilecek tek adam sensin. | Open Subtitles | أننى أعرفك منذ خمس سنوات أنت الرجل المناسب للمهمة |
| Nasıl olursa olsun konsantreni bozma. Sadece görevine yoğunlaş. | Open Subtitles | صفي عقلك بما كان وما سيكون وأنظر للمهمة فقط |
| Önümüzdeki görevin hiçbir zaman içimizdeki güçten daha büyük olmadığını söyledi. | TED | قال بأنه لا يمكنُ أبدا للمهمة التي تنتظرنا أن تكون أكبر من القوة التي بداخلنا. |