| "Carlson'la konuşmak" ne demek ben Carlson'la konuşmadım tamam ozaman. | Open Subtitles | إذا ب "التحدث مع كارلسون" تقصد لم أتحدث إلى كارلسون أذن نعم |
| Henüz Tariq'la konuşmadım, ama eminim eğer bir sorun çıkarsa, arayacaktır. | Open Subtitles | أنا لم أتحدث إلى (طارق) بعد ولكني واثق أنه لو كانت هناك مشكلة، لكان قد اتصل بي |
| Babamla konuşmazsam, içimi deşen bu iğrenç sırla ölüp gideceğim. | Open Subtitles | إذا لم أتحدث إلى والدي، فسوف أموت مع هذا السر الذي يحرق كلّ أحشائي |
| Ellen'la konuşmadığım için özür dilerim. | Open Subtitles | حسناً.. أنا آسف لأنني لم أتحدث إلى إيلين. |
| Hayır, Elka'yla sizin partinize... gelmek için hazırlandığından beri hiç konuşmadım. | Open Subtitles | لا، لم أتحدث إلى الكا منذ أن كان يستعد أن يأتي إلى حزبكم. |
| Bakın, ben kimseye bir şey anlatmadım. | Open Subtitles | الاستماع، لم أتحدث إلى أي شخص. |
| - Bullock'la konuşmadım. | Open Subtitles | - لم أتحدث إلى (بولوك) |
| Eğer birisiyle konuşmazsam resmen delireceğim. | Open Subtitles | إذا لم أتحدث إلى شخص ما سأصاب بالجنون |
| 20 yıldır konuşmadığım ikiz kardeşim. | Open Subtitles | أخي التوأم، الذين لم أتحدث إلى في 20 عاما. |
| Kendimi daha önce hiç kimseyle konuşmadığım şekilde seninle konuşurken buluyorum Mitch'le bile. | Open Subtitles | إننى أجد نفسى أتحدث معك و كأننى لم أتحدث إلى أحد من قبل ولا حتى " ميتش" |
| Onunla hiç konuşmadım, konuşmam da. | Open Subtitles | لم أتحدث إلى هذا الرجل مطلقاً ولمَ عليّ؟ |
| Arthur'la tutuklandığı günden beri hiç konuşmadım. | Open Subtitles | لم أتحدث إلى (آرثر) منذ اليوم الذي قُبض عليه |
| Biliyor musun Carol'la bu akşam hiç konuşmadım. | Open Subtitles | (أنا لم أتحدث إلى (كارول طوال الليل |
| Polise bir şey anlatmadım. | Open Subtitles | لم أتحدث إلى الشرطة. |