| farkında değil misin? Bu sık sık başına gelen bir şey değildir. | Open Subtitles | أنتَ لم تدرك ان هذا جيداً هذا لا يحدث في أغلب الأحيان |
| Saldırı esnasında kontak lenslerinden birisinin düştüğünü fark etmedin. | Open Subtitles | أنت لم تدرك أن واحدة من العدسات اللاصقة الخاصة بك برزت خلال الاعتداء |
| Sadece daha farkında değilsin. | Open Subtitles | و قد عرفتَ بأنني مناسبة لك أيضاً لكنكَ لم تدرك الأمر بعد |
| Okulumuza daha yeni geldiğinden benim ondan sosyal sınıf olarak altta olduğumu fark etmedi bile. | Open Subtitles | وهي مستجدة للغاية في مدرستنا لذا إنها لم تدرك حتى أن هناك فارق كبير بيننا في الحياة الإجتماعية |
| Aşağıda o kadar şey olup biterken fark etmemiş olabilir. | Open Subtitles | مع كل الأشياء التي تحدث بالأسفل ربما لم تدرك |
| Sende onun benim için ne kadar önemli olduğunu anlamıyorsun. | Open Subtitles | وأنت لم تدرك بعد أهمية تلك الفتاة بالنسبة لي |
| Bunun farkında değilsen düşündüğümden daha malsın. | Open Subtitles | إذا لم تدرك ذلك فأنت أكثر غباءً مما توقّعت. |
| Bahse girerim bir polis memurunun rolünü oynayacağının farkında değildin, değil mi? | Open Subtitles | انا اراهن انك لم تدرك انك سوف تلعب قاعدة الطرد,هل فعلت؟ |
| Ya da onu, o canavarın farkına varamadığı için affetmemem gerektiğini... | Open Subtitles | لأنها لم تدرك طبيعة ذلك الوحش |
| Geçen yaz fena halde fıstıklaştı ve anlaşılan bunun farkında değil çünkü hala seninle konuşuyor, oynaşıyor vesaire. | Open Subtitles | لقد اصبحت مثيرة للغاية نهاية الصيف الماضي وهي من الواضح انها لم تدرك هذا بعد لانها لا تزال تتحدث معك وتغازلك |
| Bence biraz ironik çünkü kendi kuyusunu kazmam için yardım ettiğinin farkında değil. | Open Subtitles | لقد اعتقدت أنّ ذلك مثير للسخرية فإنّها لم تدرك أنّها قامت بمساعدتي بحفر قبرها |
| Daha iyisini bulabileceğinin farkında değil mi ki? | Open Subtitles | لم تدرك أنها بامكانها اختياره ما هو أفضل , صحيح ؟ |
| Büyük ihtimal fark etmedin ama çekim yaparken basmış olmalısın. | Open Subtitles | ربما لم تدرك ذلك لكن لا بد وأنك فعلت ذلك بينما كنت تصور |
| Belki, bunun ne anlama geldiğini fark etmedin iktidarın perde arkasındaki güçler ne kadar kirli ve karanlık olursa olsun günahların seviyesi ve senin uğruna verilen kurbanlar... | Open Subtitles | ربما لم تدرك ما يعنيه هذا كم أن المكان مظلم وقذر خلف ستارة القوة عدد الآثام |
| Ne kadar önemli biri olduğunun farkında değilsin. | Open Subtitles | أنك لم تدرك بعد مدى أهميتك |
| Bunun henüz farkında değilsin, o kadar. | Open Subtitles | أنت فقط لم تدرك هذا بعد |
| fark etmedi sadece. Ve endişelenmemeye çalış. | Open Subtitles | إنّها لم تدرك ذلك فحسب، وحاول ألّا تقلق. |
| Patchi'nin annesi diğerlerinden ayrılarak doğruca bir tuzağın içine gittiğini fark etmedi. | Open Subtitles | والدة (باتشي) أنفصلت عن القطيع و لم تدرك إنها متوجهة نحو الفخ. |
| Nedenini bilmek güç ama iğnesini zaten yapmış olduğunu fark etmemiş olabilir. | Open Subtitles | من الصعب أن تعرف السبب، لكن ربما لم تدرك أنها أخذت الجرعة فعلاً |
| anlamıyorsun, ben ciddiyim. Annemi bulmam lazım. | Open Subtitles | .إنّك لم تدرك الأمر، أنا جادة فيما أقوله .يتوجب عليّ العثور على والدتيّ |
| Elindeki gücün farkında değilsen sen de aptalsın. | Open Subtitles | إذا لم تدرك قيمة القوة التي بين يديك |
| Bana verdin çünkü Ava'nın davasının rüşvet suçlamasından cinayet suçlamasına dönüşmesine kendinin sebep olduğunun farkında değildin. | Open Subtitles | انت اعطيتيني اياها لأنك لم تدرك بأنك مسؤول بتحويل تهم (ايفا هسنعتون) عن الرشوة الى تهم عن جرائم قتل |
| O canavarın tabiatının farkına varamadığı için. | Open Subtitles | لأنها لم تدرك طبيعة ذلك الوحش |
| Ben de diyorum ki eğer köle olduğunu bilmiyorsan izole edildiğini veya ezilen olduğunu bilmiyorsan özgür olmak için nasıl savaşacaksın? | TED | فأجيبهم بالتالي: ما لم تدرك بأنك عبدٌ، وما لم تدرك بأنك معزول عن العالم أو مظلوم، فكيف لك أن تقاتل لتصبح حراً؟ |