| hiç görmediğin bir şeye inanacak kadar aptalsın. | Open Subtitles | انتِ حمقاء لانكِ ذاهبة الى شيئ لم تريه من قبل |
| - hiç görmediğin kişiden daha çok. | Open Subtitles | لكن هل بالإمكان أن أثق براهول في هذا الشأن ؟ انك تثقين بشخص لم تريه حتى |
| Çünkü hiç görmediğin bir adamla... bir ilişki kuramazsın. | Open Subtitles | نعم، أنه لا يمكن إقامة علاقة مع رجل لم تريه من قبل |
| Ama eğer onu görmezsen bence, belki bir hafta veya bir yıl sonra daha çok acı verecek. | Open Subtitles | لكنك اذا لم تريه اتوقع انك بعد اسبوع او سنة |
| onu görmedin. Vazgeçecekmiş gibi bakıyordu. | Open Subtitles | لم تريه مؤخرًا، اعتلت محياه نظرة وكأنه يودّ التراجع. |
| Ona farklı bir tarafın olduğunu göstermezsen farklı bir tarafın olduğunu hiç göremeyecek. | Open Subtitles | هو لم يشاهد الجانب الآخر من شخصيتك اذا لم تريه هذا الجانب |
| Onu hastane dışında hiç görmedin. Onu tanımıyorsun. | Open Subtitles | أنتِ لم تريه خارج هذه المستشفى أنتِ لا تعرفينه |
| Daha önce hiç görmediğine yemin ettiğin adam. | Open Subtitles | الذي أقسمت لي أنك لم تريه من قبل |
| O sırada birsey sıcradi ve kahve üzerime döküldü, bu yüzden daha önce görmediğin bu gömleği giyiyorum. Yemek neredeyse hazır. | Open Subtitles | والذي افسد قميصي بحبيبات القهوة المقذوفة منه لهذا ارتدي هذا القميص الذي لم تريه من قبل قارب تجهيز العشاء على الانتهاء |
| Onlar da senin görmediğin bir şeyi görebilirler. | Open Subtitles | وقد يرون شيئا لم تريه أنتِ |
| Söz veriyorum, daha önce hiç görmediğin bir şey olacak. Ve sonra evine sağ salim döneceksin. | Open Subtitles | أعدكِ بأنه سيكون شيئاً لم تريه من قبل و بعد ذلك ستعودين إلى منزلك بأمان |
| Neden hiç görmediğin birinin portresini çekmek istiyorsun, Diane? | Open Subtitles | لم تريدين ان ترسمى بورتريه لشخص لم تريه من قبل, ديان? |
| Birazdan daha önce hiç görmediğin bir şeye şahit olacaksın. | Open Subtitles | حافظي على هدوئك، فإنّك سترين شيئًا لم تريه قبلًا. |
| Ve sen hiç görmediğin birini düşlüyorsun! Deli kız! | Open Subtitles | وأنت تحلمى بشخص ما أنت لم تريه حتى الان |
| Hayatını daha önce hiç görmediğin birisiyle harcamak üzeresin... Ne büyük erdem! | Open Subtitles | أنت أوشكت أن تقضّي عمرك مع شخص لم تريه |
| Hayatını daha önce hiç görmediğin birisiyle harcamak üzeresin... Ne büyük erdem! | Open Subtitles | أنت تريدين أن تقضّي عمرك مع شخص لم تريه |
| Kendin görmezsen bana inanmayabilirsin. | Open Subtitles | لكن ما لم تريه بنفسك، ربما لن تصدقيني. |
| Evet ama sen onu görmedin, ve giydiği elbisenin , bir parçası tamamen buruşuktu | Open Subtitles | ... أجل لكنك لم تريه , كان مجعداً جداً لقد كان يلبس فستان |
| Dünden önce onu görmedin. | Open Subtitles | وأنكِ لم تريه أبدا من قبل إلا بالأمس. |
| Ona farklı bir tarafın olduğunu göstermezsen farklı bir tarafın olduğunu hiç göremeyecek. | Open Subtitles | هو لم يشاهد الجانب الآخر من شخصيتك اذا لم تريه هذا الجانب |
| Kanepeye geri koy. Onu hiç görmedin. | Open Subtitles | أعيديه للأريكة أنتِ لم تريه أبدا |
| Onu hiç görmediğine emin misin? | Open Subtitles | أمتأكدة من أنكِ لم تريه قبل؟ |
| Ve mahkeme salonuna suçlu bir şekilde gitmek istiyorsan, güven bana, daha önce görmediğin şeyler görürsün. | Open Subtitles | وإذا تريدين المماطلة بقاعة المحكمة من وراء مقعد ثقي بي بانكِ سترين شيئاً لم تريه بعد |
| senin görmediğin | Open Subtitles | لم تريه من قبل |