| ama General Broulard'a ya da herhangi bir yetkiliye.. ulaşmayı başaramadı. | Open Subtitles | لكنه لم يتمكن من الوصول إلى الجنرال برولار و لا إلى أي شخص في السلطة |
| Ölmeden önce büyükannemi ve annemi görmeyi başaramadı, değil mi? | Open Subtitles | جدي لم يتمكن من رؤية جدتي و أمي قبل أن يموت، أليس كذلك؟ |
| Pilot düşman topraklarına ulaşmayı başaramadı. | Open Subtitles | الطيار الذي لم يتمكن من الوصول لمناطق العدو |
| - Tıpkı dile dolanan bir şarkı gibi, aklından çıkmadığını söyledi. | Open Subtitles | -قال أن هذا كان نغمة بأذنه لم يتمكن من إخراجها من رأسه |
| - Tıpkı dile dolanan bir şarkı gibi, aklından çıkmadığını söyledi. | Open Subtitles | -قال أن هذا كان نغمة بأذنه لم يتمكن من إخراجها من رأسه |
| Birkaç yıl sonra, ışık hızını ölçmeye çalıştı, ancak başaramadı. | Open Subtitles | بعد سنوات سنوات قليلة حاولَ أن يقيس سرعة الضوء لكنه لم يتمكن من ذلك |
| başaramadı. Civardaydım. Bir uğrayayım dedim. | Open Subtitles | .أنه لم يتمكن من القدوم .لقد كنت في الجوار، وفكرت أن أمنحك زيارة |
| Şanslıyım ki hala kutunun içine girmeyi başaramadı. | Open Subtitles | إنه مُجرد حظ أنه لم يتمكن من إقتحام ذلك الصندوق حتى الآن |
| - Durdurmaya çalıştı ama başaramadı. | Open Subtitles | حاول أن يمنعهم، لكنه لم يتمكن من ذلك. |
| Kimisi bunu başaramadı. | Open Subtitles | بعضهم لم يتمكن من ذلك |
| başaramadı. | Open Subtitles | لم يتمكن من المرور |
| - Tobias! - Ve zamanında kaçmayı başaramadı. | Open Subtitles | (طوباياس) - و لم يتمكن من الأبتعاد في الوقت المحدد - |
| başaramadı. Onun yerini ben alacağım. | Open Subtitles | لم يتمكن من المجيء سأحل مكانه |
| Evet, o profesör beni ve Marge'ı ayırmayı başaramadı. | Open Subtitles | نعم، ذاك الأستاذ لم يتمكن (من تفريقنا أنا و (مارج |
| Burada yanımda oturan oğlum parayı almayı başaramadı. | Open Subtitles | وابني هنا لم يتمكن من جمع |
| - başaramadı diyelim | Open Subtitles | الصغير , لم يتمكن من النجاة |