| Buraya geldiğimde hiçbir şeyim yoktu. Zekamdan ve cesaretimden başka. | Open Subtitles | عندما جئت هنا، لم يكن لدي شيء عدا اسمي وذكائي. |
| Yedi yaşındayken ben buraya âşık oldum çünkü başka hiçbir şeyim yoktu. | Open Subtitles | لأنه لم يكن لدي شيء آخر الآن أنا أحبكي أنا لا أحتاج هذه |
| Ama ona verecek hiçbir şeyim yoktu. | Open Subtitles | ولكن لم يكن لدي شيء لأطعمه إياه |
| Evet, çok sık olmuyor. Çok şükür ki acil bir işim yoktu. | Open Subtitles | نعم انه لا يحدث غالبا لحسن الحظ لم يكن لدي شيء عاجل |
| Bu gece yalnızım. Yapacak başka bir işim yoktu. Eşyalarınızı geri vermek istiyoruz. | Open Subtitles | لا أنا أتسكع وحدي هذه الليلة لم يكن لدي شيء آخر أفعله أردنا أن نعيد لكما أغراضكما |
| Ve üstelik sana söyleyecek güzel hiçbir şeyim yoktu. | Open Subtitles | ...بالإضافة إلى إنه لم يكن لدي شيء لطيف لأقوله |
| Ve hiçbir şeyim yoktu. | Open Subtitles | و لم يكن لدي شيء |
| Yapacak başka işim yoktu. | Open Subtitles | لم يكن لدي شيء أخر لفعله |