"لن تمانعي" - Traduction Arabe en Turc

• Sorun olmaz
• sakıncası olmaz
• sakıncası yoktur

Yani birlikte olmamız için biraz daha beklemek senin için Sorun olmaz değil mi?
اذا لن تمانعي الانتظار لوقت اطول لكي نكون معا

Ona bir gün izin versem diyorum. Sorun olmaz değil mi? Eğer istiyorsan ver.
فكرت أن أعطيها يوم عطلة أنتِ لن تمانعي ، أليس كذلك ؟

O zaman bir test yapmak Sorun olmaz.
إذن لن تمانعي إذا أجرينا إختبار الرزانة

O zaman bir yüzsüzleşsem ve dans etsem senin için sakıncası olmaz, değil mi? Aydınlanmış ve özgür hissediyorum.
إذًا لن تمانعي إن أصبحت خفيفا ورقصت بالجوار قليلا أليس كذلك ؟ أشعر بالحريه والابتهاج

Annemi aramanın sorun olmayacağını düşündüğüne göre iş yerine gelmemin de sakıncası olmaz demiştim.
ظننت بانه ، بما انك اعتقدتي انه من المناسب الاتصال بامي فانت لن تمانعي حضوري الى عملكِ

O halde güvenlik görevlilerinizle konuşmamın bir sakıncası yoktur.
إذاً لن تمانعي لو تحدثت مع أحد حراسك الأمنيين

O zaman DNA örneğini vermenin sakıncası yoktur herhalde.
إذاً أنا واثقة أنك لن تمانعي بإعطائي عينة حمض نتووي

Çalışma şeklini düşününce Sorun olmaz diye düşündün.
حسناً, إعتقدت بأنه خلال خط عملك لن تمانعي لن أمانع" ؟" - ..أنا فقد أتحدث -

Etrafa baksam Sorun olmaz o zaman.
لن تمانعي اذا بحثت

Alfred'in öne binmesi Sorun olmaz herhalde leydim.
فكرت أنك لن تمانعي لو ركب (ألفريد) في المقدمه، سيدتي.

Sorun olmaz, değil mi?
أنت لن تمانعي, أليس كذلك؟

sakıncası olmaz diye düşündüm.
وفكرت أنك لن تمانعي

İşlerden söz etmişken Bay Durant ile benim biraz iş konuşmamın sakıncası olmaz sanıyorum.
-حسنٌ، بالحديث عن ذلك ، لن تمانعي إذا السيّد (دوران) وأنا تناقشنا في بعض الأعمال لوحدنا؟

O halde ceplerini boşaltmanın bir sakıncası yoktur.
اذا انت لن تمانعي ان افرغ جيوبك

Onu almamın sence bir sakıncası yoktur öyleyse.
اذا لن تمانعي اذا...