| Bayan Lockhart'ın bütün yaptığı üniversitenin bu düşmanlığı bildiğini kanıtlamasıydı. | Open Subtitles | كل ما أثبتته الآنسة لوكهارت هو ان الجامعة كانت على علم بالعداوة بينهما |
| Ama gel gör ki, bu konuda dostun Bay Lockhart'a teşekkür etmeliyiz. | Open Subtitles | ولكن من المفارقات، أنه صديقك سيد لوكهارت هو من علينا شكره |
| Scotty Lockhart kızımızı beceriyordu ve sen bana söylemedin? | Open Subtitles | نعم، مالأمرُ معك؟ (سكوتي لوكهارت) هو من ضاجع إبنتنا - وأنت لم تخبرني؟ |
| Takası Lockhart yönetmiyor. | Open Subtitles | (لوكهارت) هو من سيقود التبادل غدا، بل أنا |
| Ve Cassie Lockhart'ın tek istediği uzaklarda bir yere gitmek. | Open Subtitles | (وكل ماتريده (كاسي لوكهارت هو الذهاب لمكان بعيد |
| Bayan Lockhart haklı. | Open Subtitles | السيدة لوكهارت هو الصحيح. |